Ahmet Taşgetiren, 'Geride kalacak Türkiye imajı' yazısında Akıncı'yı anlamanın mümkün olmadığını dile getirerek "en yakınımız'dan böyle tepkiler gelince, dünyadan gelen tepkileri daha çok ciddiye alma gereğinin ortaya çıktığını belirtmek gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Taşgetiren, varlığı Türkiye’nin varlığı ile eşdeş olan bir toprağın başındaki insanla iletişim sağlanamadığını, 'oradan aykırı ses nasıl çıkamaz' yaklaşımı ile hareket edildiğini, hatta akla bile getirilmediğinin altını çizerek Akıncı'nın açıklamaları ile hem Kıbrıs hem Türk toplumunun hayal kırıklığına uğradığını vurguladı.
Akıncı'yı eleştiren Taşgetiren şu soruları sıraladı:
"Peki nasıl yaptı bu işi?
Bunun, adı “savaş” olmasa da savaş gibi bir ortamda Türkiye’de, hatta Kıbrıs Türk toplumunda tepki doğuracağını görmedi mi?"
“Hadsizlik” yapmayı neden göze aldı?
Suçlama her yerden gelse oradan gelmesini beklemeyecek olan Ankara ile çatışacağını, “haddinin bildirileceği”ni düşünmedi mi?
Ahmet Taşgetiren'in yazısının ilgili kısmı şöyle:
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı olayı. Barış Pınarı sürecinde belki de en dramatik olaylardan birisidir. “Adına barış diyoruz ama gene de kan akıyor, bu işler diyalogla çözülmeli” gibisinden bir densiz laf. Üstelik aynı lafı 1974 “Kıbrıs Barış Harekatı” için söylüyor.
Yani şu an başında bulunduğun “devlet” o barış harekatının ürünü ve sen ona gelişi mahkum ediyorsun.
Peki nasıl yaptı bu işi? Bunun, adı “savaş” olmasa da savaş gibi bir ortamda Türkiye’de, hatta Kıbrıs Türk toplumunda tepki doğuracağını görmedi mi? “Hadsizlik” yapmayı neden göze aldı? Suçlama her yerden gelse oradan gelmesini beklemeyecek olan Ankara ile çatışacağını, “haddinin bildirileceği”ni düşünmedi mi?
Mustafa Akıncı’yı anlamak mümkün değil. Ama “en yakınımız”dan böyle tepkiler gelince, dünyadan gelen tepkileri daha çok ciddiye alma gereğinin ortaya çıktığını belirtmek gerekiyor.