Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Didem
Deniz Kadınların ataerkil sistemi erkeklerden daha fazla
benimsediklerini belirterek "Mehmet Aslantuğ-Hülya Avşar
polemiğinde görüldüğü gibi kadına zararı en çok kadınlar" veriyor
dedi.
Dr. Didem Deniz Toplumsal cinsiyet sorunlarının çözülmesi konusunda
toplumun genelinde insan haklarına dayalı bir hak anlayışının genel
kültür haline gelmesinin gerekli olduğunun altını çizdi.
Uşak Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Didem Deniz, yakın zamanda
gündemi etkileyen Mehmet Aslantuğ-Hülya Avşar polemiğini örnek
göstererek “Maalesef kadına zararı en çok kadınlar veriyor” diyerek
“Türkiye’nin toplumsal yapısını incelediğimizde kadınlar kadın olma
bilincinde oldukça ürkek davranıyorlar” dedi.
Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Didem
Deniz, kadın haklarının insan hakları üzerinden
değerlendirilmesinin gerektiğini ifade etti. Ataerkil sistemin
sadece kadınlara değil, erkeklere de baskı uyguladığını ileri süren
Deniz, "Ataerkil sistemin ortaya koyduğu “ideal erkek tipi” sadece
kadınlara değil çoğu zaman erkeklere de baskı uyguluyor. Ataerkil
sistemin sunduğu standart ve ideal erkek profilinin neticesinde
toplum namusunu korumak zorunda olan, evine yiyecek götürmek
zorunda olan, gerektiğinde kavga etmek zorunda olan, duygularını
belli etmeyen, ağlamayan erkek modelleri ortaya çıkıyor. Oysa erkek
de bir insandır. Toplum ataerkil modelde kadına da erkeğe de çok
farklı modeller biçerek standart profiller oluşturuyor. Toplumun
isteyerek veya istemeyerek ideal bir kadın ve erkek üzerinden
kendini var etmeye çalışıyor olması sonucunda toplumda tek tipleşme
meydana geliyor. Sağlıklı bir erkek olma, kadın olma ve insan olma
bilinci ülkemizde maalesef gelişmiş değil” diye konuştu.
Türkiye’de kadın sorunu sadece şiddete indirgenmiş
Uşak Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Didem Deniz Türkiye’de
kadın sorununun sadece şiddete indirgenmesinin yanlış olduğunu
ifade ederek “Şiddet, kadının tek sorunuymuş gibi göstermek bize
gerçekçi bir bakış açısı sunmaz. Özellikle medyanın bu olaya bakış
açısını ele aldığımızda şiddeti sanki sıradan bir şiddet olayıymış
gibi gösteriliyorlar. Esas olarak kadına şiddetin altında yatan
nedenleri ele almalıyız. İnsanın önce insan olduğunun bilinci ile
hak ve sorumluluklarının farkında olması gerekiyor" diye
konuştu.
Kadınlar kendi haklarını kendileri aramalı
Konuşmasında 8 Mart Kadınlar günü anlayışını da eleştiren Dr. Didem
Deniz, bu konuda da hemcinslerini eleştirerek kadınların 8 Mart’ı
mücadele günü olarak kabul etmesi gerektiğini söyledi. Deniz, "8
Martı toplum açısından değerlendirirsek, ambalajı değişmiş bir gün
haline getirilmiştir. Kadınlar Günü denildiğinde akla hep çiçekler
ve kadınlara hediyeler vermek geliyor. Aslında kadınlar hediye
istemiyorlar, eşitlik istiyorlar. Bu günde bütün firmalar daha iyi
reklamı yapar nasıl daha fazla müşteri çekeriz derdinde. Kadınlar
gününü ticari bir gün haline getirildi. Maalesef kadınlarımız her
şeyin erkekler aracılığıyla gerçekleşmesini bekliyor. Bence kadın
hakları açısından en büyük problem, kadınların kendi hak arayışına
girişmemeleri ve sürekli olarak ya devletten yada erkeklerin
egemenlik alanlarından pay vermelerini bekliyor olmalarıdır”
ifadelerine yer verdi.