Tüketicilerin çoğunluğu elektrikli araçları pahalı, menzili kısa ve şarj süreleri uzun olduğu için tercih etmiyor. Ancak elektrikli araçlar konusundaki gelişmeler çok hızlı ilerliyor. Araştırmalar batarya fiyatlarının hızla düştüğünü, buna bağlı olarak menzillerin arttığını ve hızlı şarj istasyonlarının da giderek yaygınlaştığını gösteriyor.
TEB Cetelem, Cetelem Araştırma Merkezi desteğiyle hazırlanan ’Elektrikli Taşıtların Gizemi’ başlıklı raporunu açıkladı. Aralarında Türkiye’nin de olduğu 16 ülkede, yaşları 18 ile 65 arasında değişen, 10 bin 600 kişiyle gerçekleştirilen araştırma, tüketicilerin elektrikli araçlarla ilgili düşüncelerini ortaya koyuyor. Rapora göre, tüketicilerin çoğunluğu elektrikli araçları pahalı, menzili kısa ve şarj süreleri uzun olduğu için tercih etmiyor. Ancak elektrikli araçlar konusundaki gelişmeler çok hızlı ilerliyor. Araştırmalar batarya fiyatlarının hızla düştüğünü, buna bağlı olarak menzillerin arttığını ve hızlı şarj istasyonlarının da giderek yaygınlaştığını gösteriyor.
Araştırmasına katılanların beyanlarından elde edilen sonuçlara göre 2030 yılında dünyada satılan araçların yüzde 25’ini elektrikli araçların oluşturması öngörülüyor. Bu rakamın satın almanın teşvik edildiği Çin’de yüzde 36, Norveç’te ise yüzde 39’a kadar yükselmesi bekleniyor. Araştırmaya katılan Türk sürücülerin beyanlarına göre 11 yıl sonra Türkiye’de satılacak araçların yüzde 29’unu elektrikliler oluşturacak. Tüketicilerin elektrikli araçlarla arasındaki mesafe her geçen gün kısalıyor.
Cetelem Gözlemevi’nin 2019 elektrikli araçlar raporu ile 2012’de yayınlanan ilk elektrikli araçlar araştırması karşılaştırıldığında, aradan geçen 7 yıl içinde tüketicilerin sadece elektrikli araçlarla ilgili bilgi seviyesi değil aynı zamanda içten yanmalı motoru olmayan bu tip araçlara olan ilgisinin arttığı görülüyor. Bu süre içinde gerçekleştirilen tanıtım çalışmaları ve yollarda daha sık görülmeye başlanan elektrikli otomobiller sayesinde insanların gün geçtikçe bu yeni ürünü daha çok benimsediği anlaşılıyor. 2012’de yapılan anket çalışmasında, tüketicilerin ürünün teknolojisine yeterince güvenmemesi, bu ürünü satın almama nedeni olarak üçüncü sırada yer alırken, bugün bu unsur bir satın almama nedeni olarak altıncı sırada yer alıyor.
Fiyat düşüyor, menzil artıyor ama şüpheler hala var
Sürücülerinin elektrikli taşıtlar için önemli bir ölçüt olarak gördükleri satın alma fiyatı, menzil ve şarj alt yapısı son yıllarda çok fazla gelişme gösterdiği halde kafalardaki soru işaretleri ortadan kalkmış değil. 2019 raporuna göre; bunca gelişmeye rağmen bu üç unsur halen insanların elektrikli taşıtları benimsemesinin önündeki en büyük engel olarak görülüyor. Araştırmaya katılan pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de otomobil sahiplerinin elektrikli otomobil satın almama nedeni olarak çok pahalı, menzilin kısa, batarya şarj süresinin uzun ve şarj altyapısının yetersiz olması geliyor. Türk tüketicilerinin yüzde 66’sı araç pahalı olduğu için almıyorum derken, şarj altyapısının yetersiz olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 39’da, şarj süresi çok uzun diyenlerin oranı ise yüzde 35’te kalıyor.
2030 yılında satılan 100 aracın 25’i elektrikli olacak
Cetelem Gözlemevi raporuna bu yıl ilk kez dahil edilen Norveç, elektrikli araç sahipliği konusunda Çin’le birlikte, diğer 14 ülkeye göre oldukça mesafe kat etmiş görünüyor. Otomobil satışlarının yüzde 20,9’unu elektrikli, yüzde 31,3’ünü ise şarj edilebilir ve edilemez hibritlerin oluşturduğu Norveç’te araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu, çeşitli güçlü teşviklere rağmen elektrikli araçları pahalı bulduğunu söylüyor. Benzer bir tavrı, alımların teşvik edildiği Çinli tüketiciler de sergiliyor. Ancak araştırmaya katılanların verdiği cevaplar içinde elektrikli araçları pahalı bulanların ortalaması yüzde 86 iken, Norveç ve Çin’de bu oran yüzde 64 ve 65 seviyesinde kalıyor. Elektrikli araçların her iki ülkede de teşvik edilmesi, bu araçların pazardaki payının doğal olarak ilerleyen yıllarda diğer ülkelerden farklı olarak daha yüksek olacağını da ortaya koyuyor. Araştırmaya verilen cevaplardan yola çıkılarak, 2030 yılında satılacak elektrikli araçların klasik araçlara oranının ortalama yüzde 25’ler seviyesinde olacağı tahmin edilirken, Çin’de bu oranın yüzde 36, Norveç’te ise yüzde 39’a ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’de ise bu oranın yüzde 29’a ulaşacağı tahmin ediliyor.
Bataryalar ucuzluyor, menzil artıyor kullanım maliyetleri giderek düşüyor
Elektrikli araçların 2030 yılından itibaren yaygınlaşacak olmasının birinci nedeni bataryaların ucuzlayacak olması. 2010 yılında 1 kilovat saat için 1000 dolarlık bir maliyet söz konusuyken, bu rakam günümüzde 5’te 1 oranında geriledi. Gelecekte ise 150 dolarların altına inmesi bekleniyor. Bu da otomobillerin fiyatlarının düşmesini ya da ucuzladığı için daha yüksek kapasiteli bataryalar kullanılarak menzilinin artmasını sağlayacak.
Elektrikli araçlar ancak devlet teşvikiyle ilgi çekici hale gelebiliyor
Araştırma sonuçları gösteriyor ki tüketicilerin önemli bir kısmı elektrikli araçların yüksek satın alma maliyetlerine rağmen, kullanım sırasında gerek enerji tüketimi gerekse servis-bakım giderleri açısından klasik araçlara göre çok daha avantajlı olduğunun farkındalar. Tüketiciler açısından bakıldığında daha az enerji ve bakım masrafı anlamına gelen bu gelişme verimsiz içten yanmalı motorlarıyla trafikte boşa yakıt harcayan ve sıkça servise gitmek zorunda kalan kentli tüketicilerin dikkatini elektrikli araçlara çekecek gibi görünüyor. Tabi raporun da ortaya koyduğu gibi gerekli teşvik ve alt yapı yatırımlarının yapılması halinde. Çünkü elektrikli araçlar yoğun ilgi gördükleri Çin ve Norveç’te ciddi devlet desteğiyle satılıyor. Çin’de devletin satın alma desteği araç başına 8 bin 700 dolara ulaşırken, Norveç’te bu destek 11 bin 500 doları aşıyor. Üstelik teşvikler sadece bununla da sınırlı kalmıyor. Elektrikli araç sahipleri otoyol ve feribotlardan da ücretsiz yararlanıp, bazı şehirlerde otopark ücreti de ödemiyorlar.
Ama elektrikli araçlar tıpkı raporun başlığında olduğu gibi gizemini muhafaza ediyor. Gelişmeler gelecekte elektrikli araç sayısının bugünden çok daha fazla olacağını ortaya koyuyor ama içten yanmalı motorların birden bire sahneden çekileceğini de söyleyemiyor.