Isparta’da son dönemde turizmiyle adından sıkça söz ettiren
lavantadan üretilen kahve büyük ilgi görüyor. Kısa süre önce
ürettiği gül kahvesinden sonra lavanta kahvesini de üreten Abdullah
Alkan, Isparta’yı bu alanda söz sahibi yaparak yerelden küresele
olarak yükselmeyi hedeflediklerini söyledi.
Dünya gül yağı ihtiyacının yüzde 65, Türkiye’deki lavanta
ihtiyacının yüzde 80’lik kısmını tek başına karşılayan Isparta’da,
bir buçuk aylık sezonda lavanta tarlalarını yaklaşık 222 bin kişi
ziyaret etti. ‘Güller Diyarı’ olarak Isparta’da bir süre önce ilk
kez üretilen gül kahvesinden sonra, ‘Güller ve Lavantalar Diyarı’
olarak değişen isimden hareketle üretilen lavanta kahveleri büyük
ilgi görüyor.
Özellikle, lavanta sezonunda kahvesini Keçiborlu Kuyucak Köyü ile
kent merkezindeki yöresel ürün satış noktaları ile dinlenme
tesislerine pazarlayan kahve üretim atölyesi sahibi Abdullah Alkan,
gül ve lavanta kahvesini Isparta’nın değeri olarak büyük kitlelere
ulaştırmak istediklerini belirtti.
“Lavanta da artık Isparta’nın marka ürünü olma yolunda
ilerliyor”
Lavantanın da artık bir Isparta değeri haline geldiğini İhlas Haber
Ajansı (İHA) Muhabirine anlatan Abdullah Alkan, “İlk etapta gül
kahvesinin bize vermiş olduğu bir moral vardı. ‘Ürün tutar mı,
tutmaz mı?’ gibi ön yargılarımız vardı. Bunlar, ürünün satışının
güzel olması ve sürekli insanların talep göstermesiyle alakalı
olarak, lavanta kahvesinin de yapılması gerektiğine kanaat
getirdik. Isparta’ya gelen turistler, buraya geldiklerinde buranın
çıktısı olan ürünleri götürmek istiyorlar. Lavanta da artık
Isparta’nın marka ürünü olma yolunda ilerliyor. Bununla alakalı
lavanta kahvesini ürettik. Onda da aynı gül kahvesi gibi güzel bir
geri dönüşle ve hızlı bir ivmeyle satışlar devam ediyor” dedi.
“Gül kahvesinde gül yaprağı, lavanta kahvesinde de lavantanın
kendisini kullanıyoruz”
Ürettikleri lavanta kahvesinin içeriğinden söz eden Alkan şunları
söyledi; “Lavanta, kendi yapısı itibariyle acılık oluşturan bir
ürün. Ancak biz, kahvelerimizin içerisinde kahve kreması gibi
yumuşatıcıları kullanıyoruz. Bu da kahveyi daha içilebilir ve
insanların damak tadı ve zevkine uygun bir hale gelmesini sağlıyor.
Lavanta kahvesini içtiklerinde de, gerçekten lavantanın ve kahvenin
tadını alarak, çok farklı bir deneyim yaşıyor insanlar. Ürünümüzün
içerisinde aroma veya esans kullanmıyoruz. Gül kahvesinde gül
yaprağı, lavanta kahvesinde de lavantanın kendisini
kullanıyoruz.”
“Isparta’yı hatırlatan ürünler”
Ürettikleri kahveleri farklı bir konseptte tüketiciye sunduklarını
ve amaçlarının akılda kalıcı olmak olduğunu vurgulayan Alkan,
“Ürünün içeriğinin yanı sıra satışı daha çok destekleyen bir
özellik daha var, ürünlerimizi keseler halinde satışa sunuyoruz.
Keseler içerisinde de tamamen şartlara uygun bir şekilde ambalajlı.
Ama buradaki gül kahvesinde gül motifleri, lavanta kahvesinde de
lavanta desenleri bulunan keseleri kullanıyoruz. İnsanlar,
kahveleri bitse bile buradaki ambalajları kullanmaya devam
ediyorlar. Bu ürünler, Isparta’yı hatırlatan bir nesne veya obje
haline geliyor. Bu durum daha çok bayanların dikkatini çekiyor ve
kahvelerini pişirdikten sonra bu keseleri birçok farklı alanda
kullanabiliyorlar” diye konuştu.