Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) son toplantı
özetinde, güçlü talep koşulları ve emtia fiyatlarındaki yükselişin
enflasyonu hızlandırarak, başta ABD ve Euro Bölgesi olmak üzere
büyük merkez bankalarını daha hızlı bir sıkılaşmaya itebileceği
vurgulandı.
Merkez Bankası’nın 25 Nisan’da gerçekleşen PPK toplantısına ilişkin
notlarda “Para Politikası ve Riskler” başlığı altında şu
değerlendirme ve öngörüler paylaşıldı:
“Küresel enflasyonda yukarı yönlü belirgin sürprizler olmaması
durumunda, gelişmiş ekonomilerde para politikasında normalleşme
adımlarının beklentiler dâhilinde seyretmeye devam edeceği ve
finansal piyasalar üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağı
düşünülmektedir.
“Ancak, gelişmiş ülkelerde güçlü talep koşulları ve emtia
fiyatlarındaki yükselişe bağlı olarak enflasyonun hızlanma
ihtimali, bu ülkelerde öngörülenden hızlı bir sıkılaşma sürecini
tetikleyebilecektir.
“Böyle bir durumda, Şubat ayı başında da gözlendiği üzere, küresel
finansal piyasalarda dalgalanmalar oluşabilecek, gelişmekte olan
ülkelerde ise döviz kurlarında oynaklık artışı ve portföy
akımlarında zayıflama görülebilecektir.
“Birinci çeyrekte küresel büyümenin önceki çeyreğe kıyasla
hızlanmış olduğu tahmin edilirken, 2018 yılı geneline ilişkin
tahminler de yukarı yönlü güncellenmektedir.
Küresel büyümeye en büyük risk jeopolitik gelişmeler ve arttan
korumacılık
“Önümüzdeki dönemde küresel büyüme görünümü üzerinde aşağı yönlü
risklerin daha belirgin olduğu değerlendirilmektedir.
“Küresel büyüme görünümünü aşağı çekebilecek başlıca risk
unsurları, jeopolitik gelişmeler ve dış ticarette artan korumacılık
söylemleridir.
“ABD’de yasalaşan vergi reformunun ABD ve dış ticaret ortaklarının
büyümelerini olumlu etkileme potansiyeli ise küresel büyümeye dair
yukarı yönlü temel risk olarak görülmektedir.
“Mart ayında ABD’nin demir çelik ve alüminyum ithalatına ek gümrük
tarifesi uygulayacağını açıklaması dış ticarette korumacılığın
küresel ölçekte artabileceğine işaret etmektedir. Söz konusu
politikaların küresel büyüme üzerindeki etkileri, taraf olan diğer
ülkelerin tepkilerine bağlı olarak değişebilecektir.
“Küresel enflasyona dair riskler değerlendirildiğinde, jeopolitik
gelişmeler ile dış ticaret politikalarına dair belirsizliklerin,
başta enerji ve metal olmak üzere, emtia fiyatları üzerinde yukarı
yönlü risk oluşturabileceği değerlendirilmektedir.
“Ayrıca, gelişmiş ülkelerde düşen işsizlik oranlarına paralel
olarak ücretlerin mevcut eğilimlere kıyasla daha hızlı bir şekilde
artma olasılığı da enflasyonu artırabilecek en önemli risk
unsurudur.
“Emtia fiyatlarının gerileyeceğini esas alıyoruz”
“Önümüzdeki dönemde, küresel büyüme eğilimindeki olumlu
görünümün Türkiye’nin dış talebini desteklemeye devam edeceği,
portföy akımlarının artmaya başlayacağı ve emtia fiyatlarının
vadeli piyasalarda ima edildiği şekilde gerileyeceği bir görünüm
esas alınmaktadır.
“Küresel büyümenin zayıfladığı ve emtia fiyatlarının yükseldiği bir
senaryoda Türkiye ekonomisi maliyet yönlü enflasyon baskıları ve
genişleyen cari işlemler açığıyla karşı karşıya kalabilecektir.
“Küresel büyüme zayıflarsa para politikası etkilenir”
“TCMB, böyle bir durumda, zayıflayacak olan talep koşularının
enflasyon üzerindeki düşürücü etkileriyle maliyet yönlü baskıların
enflasyon üzerindeki ikincil etkilerini birlikte değerlendirerek
para politikası tepkisini şekillendirecektir.
“Böyle bir senaryoya, portföy çıkışlarının da eşlik ettiği bir
durumda, döviz kurlarındaki artışın tüketici fiyatlarına ne ölçüde
yansıyacağı ve genel olarak finansal istikrar üzerinde
yaratabileceği etki de para politikası tepkisi üzerinde belirleyici
olacaktır.
“Şubat ayında küresel finansal piyasalarda meydana gelen
dalgalanmanın, jeopolitik gelişmelerin de etkisiyle, yurt içi
finansal koşullara yansımaları olmuştur. Bu doğrultuda, risk
priminde bir miktar artış, portföy akımlarında azalış, Türk
lirasında değer kaybı ve oynaklık artışı, piyasa ve kredi
faizlerinde ise yükseliş meydana gelmiştir.
“Yurt dışı faiz oranlarındaki yükseliş patikasının öngörülerle
uyumlu şekilde ilerlemesi durumunda, önümüzdeki dönemde yurt içinde
finansal koşulların mevcut görünümünde seyredeceği tahmin
edilmektedir.
Verimlilik kazanımları kritik öneme sahip
“Ücret belirleme ve fiyatlama davranışlarından kaynaklanan
katılıkların fiyat istikrarı üzerindeki olumsuz etkilerinin
sınırlanabilmesi bakımından verimlilik kazanımları kritik öneme
sahiptir.