Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, Türkiye
Merkez Bankası’nın politikalarına güvenmek gerektiğini vurguladı ve
“Merkez Bankası adına konuşamam ama elindeki araçlarla ihtiyacı
olan neyse onu yapar. Faizleri Aralık’ta 2-3 puan artırsın dedik,
50 baz puan artırdı. Bir süre sonra kur dengelendi. Yani gördük ki
merkez bankalarına güvenmemiz lazım. Gereken yetkinlikteler”
dedi.
Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde McKinsey Türkiye Genel Müdürü Özgür
Tanrıkulu moderatörlüğünde gerçekleşen Küresel Ekonomi ve
Gelişmekte Olan Ülkelerin Geleceği adlı oturumda konuşan TEB Genel
Müdürü Ümit Leblebici merkez bankalarının önümüzdeki dönemde neler
yapması gerekeceğine ilişkin değerlendirmeler yaptı.
Merkez bankalarının işlerinin kolay olmadığını düşündüğünü ifade
eden Leblebici şu değerlendirmeleri yaptı:
"Müsaade ederseniz bunu matematikle anlatacağım. 1200’ün üzerinde
katılım var. Otobüs koyalım ve Uludağ’dan aşağı inelim. Bir
regülasyon var tek otobüsle aşağı inmek için 14:00’te hazır olun
diyoruz.
"Karmaşıklaştırıyorum. Kuyruklar olabilir, işler kötüye
gidebilir.
"İki seçenek sundum; otobüslerin biri sabah biri akşam.
Duyurduk.
"Sabah kimler gidecek, akşam kimler gidecek, kalanlar ne yapacak o
sürede?
"Haberi olmayan 14:00’te şikayet edecek. Bazıları 20:00’de
gitsinler ben sabah gideyim diyecek."
"Yani alternatif çok. Öngörülebilirlik için detaylara bakmamız
gerekiyor.
"Deseniz ki 100 ülkede 1 milyon adet oda yatırımı. Ne kadar sürer?
Ömür.
"Hilton 100 yılda yapıyor. Başka bir şirket yıkıcı bir fikirle bunu
bir yılda yapıyor.
"Merkez Bankası olarak biz dünyada para politikaları konuşuyoduk,
ABD dedi ki Çin’den gelecek ürünlere yüzde 25 vergi.
"Hep sanayi ve endüstri 4.0 konuşuyoruz da, hayat 4.0 ve finans 4.0
var. Öngörülebilirlik düşüyor, volatilite iyice düşüyor.
"Kesinlikle uluslararası koordinasyon gerekiyor. Yoksa bir merkez
bankasının aldığı karar bütün ekonomiyi etkiliyor.
"Döviz mevduatları sebebiyle dalgalı kur rejimine geçerken
enflasyondan korkuyorduk ve bedeller ödedik. Ama bilançolarımızda
hala yüzde 40 döviz var.
"Artık merkez bankalarının yetkileri bu sebepten sınırlı. Her
ülkenin kendi önceliği var fakat küresel koordinasyona gerek
var.
"Merkez Bankalarının işi zor ama Türkiye’nin geldiği nokta son
derece başarılı. Gelir dağılımını düzelttik ve kadının istihdama
katılımı arttı.
"Türkiye’de göreceli olarak daha az başardığımız bir şey var:
Göreceli olarak açık olup sermaye ihiyacı problemleri yaşayan
ülkelerle benziyoruz.
"Bizim çözemediğimiz dövize bağlı hassasiyet. Kıramadığımız için
para politikalarının bazıları etkisiz oluyor.
"Mevduatların bilançoların yüzde 40’ı hala döviz. Döviz kurundaki
volatiliteyi azaltacak bir politikaya ihtiyaç olabilir. Bazen
aşağıda, bazen yukarıda olması gerekebilir.
"Verim eğrisini aşağı indirebiliyor olmanız gerekiyor. Bizim para
politikalarımızda bence öngörülebilirlik verileri artık eskisi gibi
güvenilir değil.
"İkincisi ticari tarafından bakalım, kesin koordinasyon lazım çünkü
korumacı politikalar bizi engelliyor.
"Cari açığı düşürmek için yapısal reform yapılmalı; o da, döviz
kurunu sakinleştirerek olacak bir şey.
"Enflasyona sebep olan ne? Gıda. Gıda Konseyi durduk. KOBİ’lerin
döviz borçlanmasını sınırladık."