TÜRKİYE Yem Sanayicileri Birliği (TÜRKİYEM-BİR) Başkanı Ülkü
Karakuş, TÜİK’in açıkladığı raporda büyükbaş hayvan varlığının 16
milyondan 17 milyona yükseldiğini hatırlatarak, "Çok yakın zamanda
Türkiye'nin yurtdışından hayvan ithal etme zorunluluğu ortadan
kalkacak, yüzde 10'luk açığımız, hayvan sayısı arttığı için yakın
zamanda kalmayacak demektir" dedi.
TÜRKİYEM-BİR Başkanı Ülkü Karakuş, Demirören Haber Ajansı’na (DHA)
hayvan üreticilerinin döviz artışı karşısında yaşadıkları
sorunlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Son zamanlarda yabancı
para birimlerindeki artış ve girdi maliyetlerinin artması nedeniyle
yem fiyatlarında olağanüstü bir artış söz konusu olduğunu belirten
Karakuş, ''Biz her yıl hesabımızı yaparken bir bütçe yapıyoruz.
2018 yılında bütçemizi yaparken doların 4.70-5.00 TL civarında,
banka faizlerinin ise yüzde 15 civarında olacağını öngördük. Buna
bağlı olarak yakıt fiyatlarında çok artış olmayacağını öngördük.
Ona göre bütçelerimizi yapmıştık. Ancak birkaç ayda içeride ve
dışarıda gelişen olağanüstü koşullardan dolayı bütçelerimizin ve
hedeflerimizin dışına çıktık. Bu nedenle yem fiyatlarında bir
ayarlama zorunluluğu çıktı. Biz ham maddelerimizin yaklaşık yüzde
40'ını dövizle alıp doksan gün vadeyle üreticimize satmak durumunda
olan bir sektörüz. Onun üzerindeki baskıyı da biz ham maddeyi
depolarımızda tutmak suretiyle karşılıyoruz ve bunu biz
üstleniyoruz. Bu toplam bedel olarak baktığımızda Türkiye'deki yem
sektörü besicileri ve sütçüleri yılda yaklaşık 7,7 ile 8 milyar TL
civarında finanse ediyor. Bunları da göz önüne alarak bu finansa
devam edeceğiz'' dedi.
‘KISA SÜREDE HAMMADDE FİYATLARINDA YÜZDE 35-4O CİVARINDA ARTIŞ
OLDU'
''Hububat fiyatları direkt olarak Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO)
direksiyonda olduğu ve piyasayı regüle ettiği bir sektördür'' diyen
Karakuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Üretici de malı buralarda satacağını öngördü. Toprak Mahsulleri
Ofisi de buralarda 85-90 kuruş aralığında fiyatın oluşmasını
projelendirdi. Bütün planlarını bunun üzerine yaptı. Ancak dövizde
meydana gelen artışlarla ve doların 6,5 liraya çıkmasıyla birlikte
ilk defa Türkiye'deki buğday ve arpa fiyatları dünya fiyatlarının
altına düştü. Bu da iç piyasa da bütün dengeleri bozdu. Kilogramı
85-95 kuruşla başlayan arpa bugün 1 TL 15 kuruşa çıktı, fiyatlar da
aşırı yükseldi. Son 1,5 ayda fiyatlardaki artış yüzde 30'ları ve
yüzde 40'ları buldu. Bu da maalesef yem fiyatlarına yansıdı'' diye
konuştu.
'BAKANLIĞIN DESTEĞİYLE TARİFE KONTENJANINI KULLANACAĞIZ'
TMO’nun piyasayı düzenlemek üzere elinde 2 milyon 250 bin TL
civarında almış olduğu veya alacağı ve kullanacağı hazine
desteğiyle birlikte tarife kontenjanı olduğunu belirten Karakuş,
sözlerine şöyle devam etti:
“Bunun bir an önce hayata geçirilip arpanın, buğdayın ve mısırın
Türkiye'ye dünya fiyatlarından değil, şu anda mevcut planlanmış
Türkiye fiyatlarına denk gelecek şekilde iç piyasaya sunulması
lazım. TMO’nun elinde yemlik buğday, arpa ve bir miktar mısır var.
Onların da Türkiye'deki bütçelediğimiz fiyatlardan iç piyasaya
verilmesini talep ediyoruz. Biz yaklaşık 30 yıldır dünya fiyatının
üzerinde ham madde alarak, tonuna 50 ile yüz 150 dolar arasında
fazla para vermek suretiyle bir sosyal dengeyi sağlamak için ve
üreticiyi de desteklemek amacıyla yüksek fiyattan mal alıyoruz. Bu
sefer tersine Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın desteğiyle tarife
kontenjanını kullanacağız ve o fiyatları uygun şekilde sanayiciye
vereceğiz. İkinci aşamada şu anda önümüzdeki ay tarlalara ekime
girilecek. Arpa, buğday gibi serin iklim tahıllarının ekimi ve
dikimine başlanacak. Burada önemli nokta şudur; Biz yıllardır
tonuna 40 ile 60 lira arasında destek veriyoruz. Ancak bunlar şu
anda üreticinin maliyetlerini karşılamaktan uzaklaştı. Bundan
dolayı buradaki destek miktarını çok arttırmamız lazım. Çünkü
tohum, mazot ve gübre fiyatı gibi bu tür şeylerin girdi fiyatları
çok yüksek miktarda arttı. Geçen yıl bugün üreticiye arpanın fiyatı
kilogramı 80-85 kuruşken bu sene bu fiyat çok daha fazla yukarı
çıkacak. Dolayısıyla kamunun serin iklim tahılları eken
üreticilerimize destek vermesi lazım ve bunu da bu ay vermesi
lazım. Çünkü önümüzde ay bu insanlara ekim-dikim için para
lazım."
'HER SÜTÇÜYÜ, HER BESİCİYİ BİZ DÜŞÜNÜRÜZ'
“2018 yılında ekim mevsimini düşünecek olursak, önümüzdeki ay
tarlaya girecek traktörün lastiğinin fiyatı, mazotun fiyatı
yaklaşık olarak yüzde 60 civarında arttı.'' diyen Karakuş, şöyle
devam etti:
''Üreticinin kullandığı tohumun fiyatı da neredeyse iki katına
çıktı. Gübrenin fiyatı da geçen sene sezonda 1150 TL civarındayken
şu anda 3 bin lira civarında. Dolayısıyla üreticinin üretimden
kaynaklanan girdileri çok yüksek miktarlara geldi. Bunun
desteklenmesi lazım. Dolayısıyla kamunun gereken desteği de
vereceği kanaatindeyiz. Bizim de yem sektörü olarak üzerimize
düşen, üreticimize düzenli tedarikte bulunup, düzenli yem sağlayıp,
makineleri çalıştırıp, birbirimize moral vermek olmalı. Onun için
yem sektörü olabildiğince manipülasyonlara ve spekülasyonlara
meydan vermeden en düşük maliyetle, en düşük karla üreticilerine
yem satmaya devam edecektir. Bundan üreticilerimizin memnun olması
lazım. Her besiciyi, her sütçüyü biz düşünürüz çünkü paramızı biz
onlardan alacağız. Onlar kazanacaklar, bize ödeyecekler'' dedi.
'TÜRKİYE'NİN YURT DIŞINDAN HAYVAN İTHAL ETME ZORUNLULUĞU
KALKACAK'
''Türkiye'de yaklaşık kırmızı et ihtiyacının yüzde 10'luk kısmını
yani bunu karkas et, löp et, kesimlik hayvan şeklinde ithal ederek
yüzde 10'luk açığı kapatmaya çalışıyorduk'' diyen Karakuş sözlerini
şöyle tamamladı:
''TÜİK rakamları açıkladı ve büyük baş varlığımızın 16 milyondan 17
milyona, yani 1 milyon adet arttığını söylediler. Küçükbaş hayvan
varlığımızın da 3 milyon adet arttığını söylediler. Bu hem
büyükbaşta hem küçükbaşta yüzde 10'a tekabül etmektedir. Bunun
Türkçesi yani çok yakın zamanda Türkiye'nin yurt dışından hayvan
ithal etme zorunluluğu ortadan kalkacak, yüzde 10'luk açığımız,
hayvan sayısı arttığı için yakın zamanda kalmayacak demektir."