Hayvancılıktan, cilt sağlığına kadar birçok alanda
kullanılabilen ve oluşumunu milyonlarca senede tamamlayan
‘Leonardit’ madeninin dünyada en fazla çıktığı ülkeler arasında
Türkiye 2’nci sırada bulunuyor.
Kahramanmaraş, Adıyaman, Bolu, Edirne, Çanakkale ve Gönen’de
çıkarılan bir yer altı madeni olan leonardit, bitki ve hayvan
atıklarının milyonlarca yıl boyunca çürümesi sonucu oluşuyor.
Yetkililer tarafından ‘yüzyılın madeni’ olarak tanımlanan
leonardit, tarım ve hayvancılık ürünlerinde, cilt kremlerinde,
sabunlarda, şampuanlarda ve şuruplarda da kullanılabiliyor.
"1’nci Rusya, 2’inci Türkiye"
Türkiye’de, leonardit madeninin yer altından çıkarılış sürecini ve
gelişimini yakından takip eden isimlerin başında gelen Eskişehir
Ticaret Odası (ETO) 35’inci Komite Başkanı Neşet Gürsoy,
leonarditin sayısız alanda güvenle kullanılabilen bir maden
olduğunu ve kısa bir süre içinde çok daha değerli bir hale
gelmesini beklediklerini ifade etti. Leonarditin en çok çıktığı
ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini vurgulayan Gürsoy,
“Leonardit, bizim 2010 yılından beri yaptığımız çalışmalar sonucu
elde ettiğimiz verilerle, hem tarımda hem hayvancılıkta hem de
endüstriyel sanayi de kullanılabilen bir madendir. Oluşumunu
milyonlarca senede tamamlayan bir madendir. Bitki ve hayvan
atıklarının hava alarak çürümesi sonucu meydana gelir. Eğer hava
almadan çürürse kömür oluyor. Leonardit, dünyada en çok 2 yerde
çıkıyor ve bu ülkelerin 1’ncisi Rusya, 2’incisi Türkiye. Türkiye’de
Kahramanmaraş bölgesinde, Adıyaman, Bolu, Edirne, Çanakkale ve
Gönen’de çok çıkıyor. Biz tarım endüstrisinde, leonarditten sıvı
hümik asit üreterek çiftçilerin giderlerinde azalma, gelirlerinde
artış sağlıyoruz. Şöyle ki; leonarditten elde edilen hümik asit
toprağın su tutma kapasitesini arttırır. Toprakta bulunan fakat
bitkinin alamadığı elementleri parçalayarak bunların alımını sağlar
ve bitki köküne bağlar. Toprağın su tutma kapasitesini arttırdığı
için de ortalama yüzde 20 sulamadan, enerjiden ve işçilikten
tasarruf sağlar. Bu tarımda ki yüzlerce özellikten sadece birkaç
tanesi. Ayrıca bunun yanında hayvanlar için de yem katkı maddesi
olarak kullandığımız zaman, hayvanların kullandıkları gıdaları,
ortalama 3 bin birim olarak hesap edersek bunun bin 100 tanesi
bedende et veya süt olarak kalıyor, bin 900’ü dışkıyla dışarı
atılıyor. Leonarditli yem maddesi verdiğiniz zaman bu 3 bin birimin
2 bin birimi hayvanda et ve süt olarak kalıyor, bin birimi dışkıyla
atılıyor. Bu da gelir olarak hayvancılıkla uğraşanlara ciddi katkı
sağlamaktadır” şeklinde konuştu.
“21’nci yüzyılın madeni”
Türkiye’de leonardite verilen önemin artması gerektiğini ve bu
konunun devlet tarafından desteklenmesini arzuladıklarını dile
getiren Başkan Gürsoy, konuyla ilgili şunları kaydetti:
“Biz leonarditten sabun ürettik. Ürettiğimiz bu sabunu el yüz ve
vücut bakımında kullabilirsiniz. Cilt hastalıklarının ilerlemesine
önler veya yeni başlayan cilt hastalıklarının durmasını sağlar.
Ayrıca hiçbir yan etkisi yok. Vücudun direncini arttırması için bir
öksürük şurubu yaptık. Bunu piyasaya vermiyoruz ama kendimiz
deniyoruz. Bu öksürük şurubu, gırtlaktaki ve boğazdaki
enfeksiyonların ürememesini, aynı zamanda da ölmesini sağlıyor.
Leonarditten cilt kremi ürettik. Bu kremi elinize, yüzünüze
sürdüğünüz zaman 10 dakika içerisinde farkı hissediyorsunuz. Ayrıca
yanıklardan 15-20 dakika sonra bu kremi kullanırsanız, orada ki ölü
derileri kaldırarak yeni deri oluşmasını ve hiçbir yanık izinin
kalmamasını sağlıyor. Dünyada birçok ülkede kullanılıyor. Özellikle
Amerika’da, doktorların reçeteyle leonarditten yapılan hapları
verdiği biliniyor. İnsanlardaki bağışıklık sistemini
kuvvetlendirdiği gözlemleniyor. Devletimiz harekete geçerse, biz
bunlarla ilgili çalışmalar yapmak istiyoruz. Tonu 50 lira ile bin
lira arasında değişiyor. Paketlenmiş vaziyette. 20’nci yüzyılın
madeni bor madeni idi. Onun da ülkemizde çok zengin kaynakları
mevcut. 21’nci yüzyılın madeninin de ‘leonardit’ madeni olacağı
düşüncesindeyim. Çünkü, hem sağlıkta hem tarımda hem de sanayide,
birçok yerde kullanılan bir madenin, ülkemizde bu kadar da bol
olmasının değerlendirilmesi gerektiğini ve ülke ekonomisine katkı
sağlayacağını düşünüyorum.”