Yargıtay, milyonlarca asgari ücretli çalışanı ilgilendiren emsal
bir karara imza attı. Yüksek mahkeme, Bursa’da ikamet eden vasıflı
bir kıdemli işçinin, asgari ücretle çalışmasının hayatın olağan
akışına ters olduğuna hükmetti.
Bursa’daki bir fabrikada pres operatörü olarak çalışan işçi,
işveren tarafından tazminat ödenmeden kapı önüne konuldu. 7 yıl
emek verdiği fabrikadan haksız şekilde atıldığının şokunu yaşayan
işçi, Bursa 3. İş Mahkemesi’ne dava açtı. Kıdem tazminatı, ihbar
tazminatı ile fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti ve ücret
alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini isteyen işçi, iş
akdinin haklı bir neden olmaksızın işverence feshedildiğini iddia
etti. Davalı işveren ise davacı işçinin iddialarına cevap
vermeyerek duruşmalara katılmadı. Mahkeme, toplanan deliller ve
bilirkişi raporuna dayanarak davayı kabul etti. Kararın temyiz
edilmesi üzerine dava dosyasını inceleyen Yargıtay 9. Hukuk
Dairesi, emsal bir karara imza attı.
9. Hukuk Dairesi kararında, iş sözleşmesinin taraflarının, asgari
ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde
ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabileceklerine dikkat
çekildi. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş
olmasının, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına
gelmeyeceği hatırlatıldı. Kararda şu ifadelere yer verildi:
“Ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da
meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş
sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o
işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler
göz önünde tutularak belirlenir. Çalışma yaşamında daha az vergi ya
da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya
ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı
görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır.
İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin
özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate
alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği
yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları
gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı
tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek
sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin
ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte
değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Somut uyuşmazlıkta,
davacı net 1.300 TL ücret aldığını iddia etmiş, davalı ise davayı
takip etmemiş ve herhangi bir savunmada bulunmamıştır. Mahkemece,
SGK kayıtlarına itibar edilerek davacının asgari ücretle çalıştığı
kabul edilmiş ise de, işyerinde pres operatörü olarak çalışan
davacı 6,5 yılı aşkın kıdeme sahiptir. Vasıflı işçi durumunda olan
ve uzun süre kıdeme sahip bir işçinin bu ücretle çalıştığının
kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle emsal ücret
araştırması yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik
inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Temyiz
olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı bozulmasına oy
birliği ile karar verilmiştir".