Fatih Altaylı... Aynı zamanda Türkiye’nin en çok tanınan ve bilinen radyo ve tv sunucularından biri de olan gazeteci Fatih Altaylı 1963 yılında Van’da doğdu. Yaş gününün kutlanmasından hoşlanmıyor olmalı ki hangi ayın kaçıncı günü doğduğunu öğrenemedik. Haliyle hangi burçtan olduğunu da bilemiyoruz. Ve yine haliyle yıldızlarına bakıp burcunun karakteristik özelliklerine uyup uymadığı hakkında yorum yapamayacağız.
Ancak. En bilinen karakteristik özelliğinin “aklına geleni söyleyen biri” olduğu konusunda herkesin mutabık olduğundan şüphemiz yok. Galatasaray Lisesi mezunu olan Altaylı, mektebine vefasızlık etmeyip “Galatasaray” adını taşıyan tüm organizasyonları çok seviyor. Hatta çok fazla seviyor olmalı ki durum kötüye gittiğinde yöneticileri onun kadar samimi ve fakat onun kadar ağır eleştiren bir başka Galatasaraylı da yok.
Gazetecilik mesleğine Cumhuriyet
gazetesinde spor muhabiri olarak başladı.
1993 yılında
kendisi gibi genç bir iş insanı olan Emre Hattat ile birlikte Best
FM'i kurdu. Bilhassa sabahları başlattığı canlı yayınlardaki gazete
ve siyasetçiler üzerine yaptığı yorumlar bilhassa gençlerin
siyasete ve gazeteciliğe olan ilgisini arttırdı…
Ama…
Aynı gençlerin
mevcut siyasetçi ve gazetecilere olan öfkelerini de
yükseltti…
1995'te Best FM’den ayrıldı
Show TV ve Show Radyoda çalışmaya başladı.
Aynı kanalda ana haber bülteni sunarken bir televizyon klâsiği
haline gelen Teke Tek programını başlattı.
Ünlü olmak isteyen, söyleyeceği sözü olduğuna inanan herkes
Altaylı’nın karşısına oturmak için can atarken aynı zamanda riske
girdiklerini de biliyorlardı…
Çünkü…
Fatih Altaylı’nın dilinde kemik yoktu…
Kim olursa olsun karşısındaki, mantıksız, aklına yatmayan ve
doğru da olmayan şeyler söylediğinde ağzının payını
alıyordu…
1996 yılında Doğan grubuna
geçerek, Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yanı sıra Radyo D
genel koordinatörlüğünü üstlendi.
Doğan
Medya Gurubu’nda da hem radyoculuğunu ve hem de Teke Tek’ü
sürdürdü.
2002 yılında Kanal D Haber
genel yayın yönetmenliğine getirildi.
Ve…
Bütün meslek hayatını Doğan
Gurubu’nda bitireceği sanılırken bir şeylere öfkelenmiş olmalı ki
(Neye kızdığı halen bilinmiyor) onu bir anda Sabah gazetesinin
genel yayın yönetmenliği koltuğunda otururken gördük.
Belki de Hürriyet’in en tepesine
çıkmasının imkânsızlığını (Çünkü Hürriyet’in en tepesinde Ertuğrul
Özkök vardı ve gideceğe benzemiyordu.)
görmüştü…
Ve belki de, Sabah & atv
gurubunun yeni patronu Turgay Ciner onu, kendisine olağanüstü
editoryal özgürlük vereceğine inandırmıştı…
2007'de TMSF yönetiminin Sabah gazetesine el koymasıyla
SABAH’taki görevi de bitti…
Bu arada
Turgay Ciner'i Türkiye’nin “en güçlü” medya patronlarından biri
olacağına ikna etmiş olmalıydı ki; fiziki gazete tarihimizin ilk ve
tek tabloid benzeri (Ebatları küçültmüştü) gazetesini kurdu ve
genel yayın yönetmenliği görevini üstlendi.
Gazetenin adı Ciner Gurubun sahibi
olduğu ve Ufuk Güldemir’den satın alınan TV kanalı işle aynıydı:
Habertürk Gazete…
2013 yılına kadar
gazete Habertürk’ün genel yayın yönetmenliğini sürdürdü ve görev
başında olduğu süre içinde Habertürk tiraşda asla ilk üçün altına
düşmedi.
Bir ara “siyaset yazmaması”
istenmiş olmalı ki sadece ve haftada bir gün spor ve bir gün de çok
sevdiği otomobil sektörünü yazdı…
Bir
süre Galatasaray Spor Kulübünde asbaşkanlık da yapan Fatih Altaylı,
TİKAD'ın ve Avrupa Gazeteciler Cemiyeti'nin ortaklaşa verdiği
"Eğitime Katkı Onur Ödülü"nü aldı.
"Haydi Kızlar Okula" "sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" ve "Temiz İnternet" kampanyalarına öncülük etti.
Hande Altaylı’yla evli ve Zeynep adında bir kızı vardır.
Ve…
Bir süre önce köşesine dönerek geçmişten çok daha renkli çok daha fazla başlık altında günlük yazılarına devam ediyor.
Yaklaşık 20 yıldır ve haftanın altı günü; “ne zaman adam oluruz?” diye sorduğu halde halen adam olunamayan bir ülke olduğumuzu hatırlatıyor oluşu ise belki de tek ve en büyük handikabıdır.