Üroloji ve Androloji Uzmanı Op. Dr. Evren Işık, 1960’lı ve
1970’li yıllar arasında cerrahi sünnet uygulamalarının yeterince
yaygınlaşmadığını ve cerrahi standartları taşımayan sünnet
uygulamaları nedeniyle uzun vadede erkeklerin cinsel işlev
bozuklukları yaşama ihtimallerinin arttığını belirtti.
Sünnetin sağlık açısından birçok faydası olduğunu ifade eden
Üroloji ve Androloji Uzmanı Op. Dr. Evren Işık, "Sünnet cinsel
yolla bulaşan hastalıklardan korurken penis kanseri riskini de
azaltmaktadır" dedi.
Sünnet için en ideal zamanın yeni doğan dönemi olduğunu kaydeden
Dr. Işık, bu dönemde yara iyileşmesinin de çok hızlı olduğunu
söyledi. Bu dönemde bebeklerin çok düşük doz lokal anestezi ile
sünnet edildiğini vurgulayan Dr. Işık, "Çocuk psikiyatristleri 6 ay
ile 6 yaş arasındaki dönemde sünnet yapılmasını çok önermiyor.
Sünnetin altıncı yaştan sonra önerilmesinin sebebi ise 6 yaş
sonrasının çocukların kendini bilmeye başladığı bir dönem olarak
kabul edilmesidir. Bu nedenle sıklıkla yeni doğan dönemde ilk 6 ay
veya 6 yaşından sonra sünnet yapılmalıdır" şeklinde konuştu.
"Sünnetin önemli bir operasyon olduğu unutulmamalıdır"
Sünnetin mutlaka uygun sterilizasyon şartlarında hazırlanmış
cerrahi malzemelerle, ameliyathane koşullarında yapılması
gerektiğini vurgulayan Dr. Işık, "Sünnet uygun şartlarda
yapılmadığı takdirde Hepatit B, Hepatit C ve HIV virüslerinin
kişiden kişiye bulaşması engellenemeyeceği için ciddi sağlık
sorunları ortaya çıkabilir. Bu şartlar sağlanmadığı takdirde,
sünnet olan kişilerde uzun dönemde AIDS hastalığı dahi görülebilir.
Sünnet 5 dakika içinde hızlı bir şekilde yapılan basit bir cerrahi
işlem olarak görülmemeli ve sünnetin önemli bir operasyon olduğu
unutulmamalıdır. Penis anatomisine hakim olmayan kişilerin yaptığı
sünnetlerde ileriki yaşlarda kişide cinsel haz eksikliği ve erken
boşalma problemleri görülebilir. Bu yüzden operasyon sırasında
penis üzerindeki özel sinir sonlanma alanlarının sünnet derisiyle
beraber çıkartılmaması gerekir. Diğer bir deyişle sünnet
derilerinin gereğinden fazla çıkartılması kişide kalıcı cinsel
işlev bozukluklarına neden olabilir. Bu yüzden sünnet operasyonu,
gerekiyorsa hafif sedasyon denilen kısmi bir uyku anestezisi
altında, en az yarım saat sürecek şekilde ve uzun vadede kişide
cinsel işlev bozukluğuna yol açabilecek yanlış müdahaleler olmadan
yapılmalıdır" diye konuştu.
"Anestezi riski sünnette oldukça düşük"
Dr. Işık, sterilizasyonu sağlanmayan ortamlarda, cerrahi deneyimi
bulunmayan kişiler tarafından gerçekleştirilen sünnetlerden sonra
gelişen komplikasyonlarda müdahalenin zor olduğunu dile getirerek,
"Uyutularak yapılan sünnetlerde aileler çocuklarının tamamen bir
anestezi cihazına bağlandığını ve bunun sonucunda çocuklarının
farklı risk faktörlerine maruz kaldıklarını düşünmektedir. Sünnette
bizim kullandığımız anestezi şeklinde çocukta hafif bir uyku hali
oluşturulur ve anesteziden kaynaklı risk ihtimalleri minimize
edilir. Ayrıca cerrahi müdahale öncesinde çocukta herhangi bir
kanama problemi olup olmadığı da cerrahlar tarafından
değerlendirilmelidir. Özellikle hemofili hastası çocuklarda cerrahi
işlem sonrasında kanama durdurulamayacağı için sünnet öncesinde
aileler çocuklarının sağlık geçmişi ile ilgili doktora bilgi
vermelidir. Sünnet sonrası kanama problemi özellikle yeterli
cerrahi deneyimi olmayan kişiler tarafından gerçekleştirilen
operasyonlar sonrası sıklıkla görülmektedir. Bu kanamalar basit bir
bandajla kontrol altına alınabilirken, bazı durumlarda meydana
gelen kanamanın durdurulması adına daha kapsamlı müdahalelerin
yapılması gerekebilir. Bu nedenle sünnet sonrası kanamaların
ciddiye alınması ve takibinin androloji uzmanları tarafından
gerçekleştirilmesi gereklidir" dedi.
"Cerrahi olmayan sünnet müdahaleleri mağduriyet oluşturabilir"
Bir üroloji ve androloji uzmanı olarak çok fazla erişkin erkek
muayenesi yaptığını ifade eden Op. Dr. Işık, "Özellikle 1960’lı ve
1970’li yıllarda penis anatomisine hakim olmayan kişiler tarafından
yapılan sünnetler nedeniyle Türk erkeklerinin büyük bir kısmı
mağdur oldu. Şekil bozukluklarını, erken boşalmayı ve cinsel haz
problemlerini o dönemde yanlış sünnet uygulanmış erkeklerin
birçoğunda görüyoruz. Geçmişte sünnet operasyonları usulüne uygun
yapılsaydı, günümüzde toplum sağlığını etkileyen erkek kaynaklı
cinsel problemler bu denli yaygın olarak görülmezdi" ifadelerini
kullandı.
"Suç teşkil ediyor"
Hekim olmayan kişilerin sünnet operasyonunu yapmasının yasal olarak
suç teşkil ettiğini belirten Dr. Evren Işık, "1 Ocak 2015
itibariyle hekim olmayan kişilerin sünnet yapmaları yasaklandı.
Sünnet sadece tıp fakültesi mezunu doktorlar, özellikle de
cerrahlar tarafından yapılması gereken bir müdahaledir. Doktor
taklidi yaparak hastaya müdahale etmeye çalışan kişiler 2-5 yıl
arası hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Aileleri uyarıyorum;
hekim olmayan kişiler tarafından yapılan veya steril olmayan
koşullarda gerçekleştirilen sünnet operasyonlarına izin
vermesinler" diye konuştu.