Bel ağrısının, dünyada bütün toplumlarda sık görülen önemli bir
halk sağlığı sorunu olduğunu ifade eden Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ali Şahabettinoğlu, ancak bel ağrılarının
sadece yüzde 8‘inin bel fıtığı olduğunu söyledi.
Bel ağrılarının ciddi iş gücü kayıplarına yol açarak ülke
ekonomilerine yük getirdiği gibi, kişinin iş ve sosyal hayatını da
altüst edebileceğini belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzman
Dr. Ali Şahabettinoğlu, “Bel ağrısı, hareketleri kısıtlayan,
yürümeyi, hareket etmeyi hatta oturup kalkmayı zorlaştıran can
sıkıcı bir durumdur. Bel ağrısı çeken pek çok kişi bel fıtığı oldum
korkusu yaşar. Oysaki bel ağrılarının pek çok değişik sebebi
olabilir. Çünkü bel ağrılarının sadece yüzde 8‘i bel fıtığıdır.
Ancak Türkiye’de bel ağrılarının çoğunun sebebi bel fıtığından
kaynaklanıyormuş gibi yanlış bir algı var. Bel ağrılarının pek
çoğunun kas kökenli olduğunu unutmamak gerekiyor. Stres, hareketsiz
yaşam, ergonomisi uygun olmayan ofis ve ev mobilyaları, duruş
bozuklukları, fazla kilolar, konforsuz yatak-yastık seçimi,
kadınlarda büyük göğüsler bel ağrılarına yol açabilmektedir”
dedi.
Bel ağrılarının her zaman masum olmadığını, bazı hastalıkların da
habercisi olduğunu belirten Uz. Dr. Şahabettinoğlu, “Soğuk
algınlığı ve gribal enfeksiyonlarda bile bel ağrısı
hissedilebilmektedir. Bel fıtığı, bel kayması, kireçlenme, kanal
darlığı, omurgayı veya omuriliği tutan romatizmal hastalıklar,
enfeksiyonlar ya da bazı kanserler de bel ağrısı yapabilmektedir.
Bu yüzden hasta öyküsü ve detaylı bir fizik muayene ayırıcı tanı
için çok önemlidir. Son yıllarda sadece MR yöntemine dayanılarak
bel fıtığı tanısı konulmaya çalışılmaktadır. Oysa hiçbir şikayeti
olmayan kişilerde de yüzde 22-40 oranında MR’da radyolojik olarak
fıtık bulguları çıkabilmektedir. Ancak radyolojik olarak bel fıtığı
olması mutlaka klinik olarak bel fıtığı olduğu anlamına gelmez.
Üstelik bel ağrısı olan hastaların bile birçoğunda radyolojik
olarak bel fıtığı gözükürken klinik olarak sadece yüzde 8’inde bel
ağrısından bel fıtığı sorumlu olmaktadır. Yani bel ağrısı olan her
12-13 kişiden 1‘inde bel fıtığı sorumludur. Bu yüzdendir ki iyi ve
doğru bir teşhis için detaylı bir fizik muayene en önemli şarttır”
şeklinde konuştu.
Yapılan fizik muayene ve tetkiklerin incelenmesi sonucunda bel
fıtığı tanısı alan hastaların yüzde 98’inin ameliyatsız tedavi
olabildiğini açıklayan Şahabettinoğlu, “Sadece yüzde 2 hastada
ameliyat gerekir ki bunlar ayaklarda ilerleyen güç kaybı,
idrar-büyük abdest kaçırma şikayeti olan veya ameliyatsız
tedavilere cevap vermeyip şikayetleri ilerleyen hastalardır. Bel
fıtığı hastalarına uygulanan manuel terapi (elle tedavi) de
rahatsızlığın olduğu bölgeye birtakım bastırma, germe, döndürme
manevraları birkaç gün arayla uygulanmaktadır. Tedavi 2 ile 8 seans
aralığında sürebilmektedir. Tedavi hangi yolla yapılırsa yapılsın,
sonrasında hastalığın tekrarının önlenmesi için bel ve karın
egzersizleri ile günlük yaşam önerileri konusunda hastaların
mutlaka eğitilmesi gerekir” diye konuştu.