Op.Dr. Yeşim Yerçok, kadınlar da rahim ağzı kanserine dikkat
edilmesi konusunda uyarılarda bulundu.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Jin.Op.Dr. Yeşim Yerçok,
“Serviks yani rahim ağzı, vajinanın en üst noktasının uterusun
(rahim) alt kısmıyla birleştiği alandır. Bu alanda meydana gelen
kanserler yani Rahim ağzı kanseri (Serviks Ca) tüm dünyadaki
kadınlarda kanser ölümlerinin önde gelen nedenlerinden biridir.
Gelişmekte olan ülkelerde her yıl 350 bin yeni olgu saptanırken,
gelişmiş ülkelerde bu sayı yüz binden daha azdır. Bunun nedeni
gelişmekte olan ülkelerde servikal lezyonların invazif kansere
ilerlemeden yani preinvazif dönemde saptanarak tedavi edilmesini
amaçlayan etkili tarama programlarının olmayışından kaynaklanır.
Serviks kanserinin erken tanısı, etkili ve yaygın bir tarama
programının olmadığı ülkemizde de kadın sağlığı açısından büyük
önem taşımaktadır” dedi.
Serviksteki kanser öncesi değişikliklerin saptanmasını sağlayan pap
smear testinin sayesinde son 50 yıl içinde serviks kanserinden ölüm
oranlarının yüzde 50-70 azaldığını ifade eden Dr. Yerçok, “Kanseröz
değişiklikler squamokolumnar bileşkeden (transformation junction)
başlar ve serviks epitelinde birbiri ardı sıra yıllar içinde
değişiklikler olur, bu da serviks kanserinin erken tanısında önem
taşır. Bu değişiklikler: Normal endoservikal kolumnar epitel,
Squamoz metaplazi, Hafif-orta-ağır displazi, Carsinoma in situ,
Mikroinvazif karsinom, Belirgin invazif karsinom biçimindedir. Bu
kanser öncesi değişiklikler için servikal intraepitelyal neoplazi
(CIN) veya squamoz intraepitelyal lezyon (SIL) terimleri
kullanılır. Çoğu kadında bu kanser öncesi değişiklikler kaybolur ya
da değişmeden kalır, yine de tedavi edildiklerinde hemen tüm
servikal kanserler önlenmiş olacaktır. Serviks kanseri ortalama
35-55 yaşları arasında görülür ancak 65 yaş üstünde de kanser
gelişim riski olduğundan cinsel aktif veya 18 yaş üstü tüm
kadınlara düzenli olarak en az 70 yaşına dek tarama yapılması
gerekir. Servikal kanser lezyonlarının hemen tümünde Human
Papilloma Virüs (HPV) denilen cinsel yolla geçen bir virüs
saptanmıştır. Bu nedenle günümüzde bu virüse karşı geliştirilen
aşıların serviks kanserini önlemede etkili olacağı düşünülmektedir”
diye konuştu.
Op.Dr. Yerçok, serviks kanseri için başlıca risk faktörlerini şöyle
sıraladı:
“Serviksin yüksek riskli Human Papilloma Virus (HPV) ile
enfeksiyonu: 15-49 yaş arasındaki her 4 kişiden 3’ünün hayatının
herhangi bir döneminde HPV enfeksiyonu geçirdiği bildirilmektedir.
Enfeksiyon yıllarca bulgu vermeyebilir, her zaman genital siğillere
neden olmayabilir ancak bu kişinin virüsü taşımadığı anlamına
gelmez. Enfeksiyon her zaman kansere ilerlemeyebilir ancak yüksek
riskli onkojenik HPV tipleri daha sonra kanser oluşturabilecek
değişikliklerin meydana gelmesine neden olurlar. Bu nedenle HPV
saptanan kişilere sık takip önerilir. Erken yaşta (20 yaştan önce)
cinsel ilişkide bulunma, çok sayıda cinsel partner veya çok sayıda
cinsel partneri olan kişiyle ilişkiye girmek: Kanser gelişmeden
evvel çoğu kez belirti vermediğinden HPV taşıyıcısı olan kişiler
genellikle durumunun farkında değildir. Bu nedenle HPV’den
korunmanın tek ve kesin yolu tek eşlilik veya HPV taşıyıcı olması
muhtemel kişilerle ilişkiye girmemektir. Prezervatif (kondom)
HPV’ye karşı koruyuculuk sağlamaz. Sigara : Sigara kullanmayana
göre risk 2 kat artmıştır. Diğer risk faktörleri : bağışıklık
sistemini zayıflatan hastalıklar, clamidia enfeksiyonu, düşük
sosyoekonomik düzey, düzenli pap smear testi yaptırmaması.”
Kanser öncesi lezyonların genellikle bulgu vermediğini kaydeden Dr.
Yerçok, “Ancak hüreler kansere dönüşünce, serviksin derin
kısımlarına ve komşu organlara yayılım başladığında belirtiler
ortaya çıkar. Serviks kanserinin erken evrelerinde kanlı ve kötü
kokulu vajinal akıntı, cinsel ilişki sırasında ağrı veya sonrasında
vajinal kanama olması, adet kanamasının fazla miktarda ve uzun
sürmesi görülebilir. Bu bulgular serviks kanseri dışında başka
nedenlerden dolayı da olabilir ancak yine de ihmal edilmemeli ve
tedavinin gecikmesine yol açmamak için dikkate alınıp doktora
başvurulmalıdır. Servikal kanserini erken dönemde yakalamanın en
iyi yolu düzenli pap smear testi yaptırmaktır. Pap smear testi,
jinekolojik muayene esnasında bir fırça yardımıyla endoservikal
kanaldan hücrelerin sürüntü şeklinde alınması işlemidir ve patolog
tarafından mikroskop altında bu hücrelerin şüpheli olup olmadıkları
değerlendirilir . Testin pozitif olması yani anormal hücreler
içermesi durumunda doktor HPV DNA testi, kolposkopi önerebilir. Pap
smear testi bir tarama testi olduğundan anormal sonuç varlığında
kesin tanı için kolposkopi, biopsi ve endoservikal küretaj (ECC)
gibi daha ileri testler gerekecektir. Kolposkopi ,serviksin ışıklı
özel bir büyüteç tarafından daha ayrıntılı incelenmesi yöntemidir.
Kolposkopik inceleme esnasında serviks yüzeyine %5lik asetik asit
ve lugol solusyonları uygulanarak şüpheli alanlardan biopsi
alınabilir, alınan biopsiler yine patolog tarafından
değerlendirilir. Kolposkopi ile tespit edilen şüpheli alanlar
krioterapi (dondurma), LEEP veya lazer gibi tekniklerle çıkartılır.
Bu tedaviler kanser öncesi lezyonların yok edilmesinde ve kanserin
önlenmesinde her zaman etkilidir. Ancak yine de anormal
değişikliklerin tekrarlayıp tekrarlamadığını takip etmek için
düzenli pap smear taramasına devam edilmelidir” açıklamalarında
bulundu.