Gün içerisinde kısa yürüyüşler yaparak ve su içerek
hastalıklardan korunabileceğini söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji
Uzmanı Doç. Dr. Umut Yavuz, “Oturduğunuz her saat için yapılacak 5
dakikalık yürüyüş, kalp-damar hastalıklarından, beyinde
oluşabilecek pıhtıdan, varisten, kemik erimesi ve kireçlenmeden,
omurilik sisteminde yaşanacak bozukluğa kadar birçok hastalıktan
korunmaya yardımcı oluyor” dedi.
İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi VM Medical Park Hastanesi
Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Umut Yavuz, uzun
süreli oturmanın eklemlerde, bel ve sırtta omurilik sisteminde ve
omurga sisteminde ciddi sorunlara neden olabileceği uyarısında
bulundu. Doç. Dr. Umut Yavuz,
“Çok oturduğumuz zaman diz ekleminde belli aşınmalara fırsat
veriyoruz; özellikle dizde, kemikte, kıkırdakta. Yürümek hem
kıkırdağın canlılığı için hem de kemiğin içindeki yapım ve yıkım
dengesi için önemlidir. Bu yüzden gün içinde muhakkak yürümeye
vakit ayırmamız lazım” dedi.
“Günde en az 8 bin adım atın”
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre günde en az 8 bin adım atılması
gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Yavuz, “Bir saat oturarak
çalışılmışsa, en azından 5 dakika ofis içinde muhakkak ayağa
kalkıp, küçük yürüyüşler yapmamız lazım. Bu sürede hem kaslar
tekrar aktive olmuş olur hem kemiğin yerden aldığı basınç sayesinde
kemik döngüsü sağlanmış olur hem de omuriliğin tekrar eski, dik
duruşuna sahip olması sağlanır” ifadelerini kullandı.
“Kalp ya da beyinde pıhtı oluşmaması için yürüyüş yapın”
Oturulan her saatin sonunda en azından 5 dakikalık bir yürüyüş
yapılması gerektiğinin altını çizen Yavuz, “Varis hastalığı ya da
kalp dolaşım sorunu olanların yürümesi, ayakta biriken göllenmeyi,
kalbe doğru pompalamayı sağlayacaktır. Kaslar içindeki
toplardamarlar, kaslar kasılırsa kanı geri pompalar. Bunun için
bile yapmamız lazım. Pıhtı atmaya neden olacak hastalıkları olanlar
ya da ilaç kullananlar da kalp ya da beyinde pıhtı oluşmaması için
kesinlikle yürümeliler” dedi.
Yavuz, “Çok oturmak en basit ihtimalle kabızlık yapar, ayaklarda
şişkinlik yapar ve bu ilerlerse cerrahi boyuta ulaşır. Birçok
hastalık hareketsizlikten kaynaklanır, bağırsak problemleri,
kas-eklem ve boyun problemleri, damar problemleri gibi” diye
konuştu.
“Sabah yataktan aniden kalkmayın”
Farkında olmadan yapılan ve alışkanlık haline getirilen bazı
hareketlerin bir gün hastalık olarak dönebileceğini söyleyen Yavuz,
“Sabah uyandığımızda yataktan hızlıca kalkmak, bazılarımız için bu
alışkanlıklardan biri. Önce nerede olduğumuzu idrak etmeliyiz. Uzun
süre yattığımızda zaten tansiyonumuz düşmüş oluyor. Ani hareketler,
hem baş dönmesi hem de bazı kas zedelenmelerine neden olabilir. Bu
yüzden önce yatağımıza oturup etrafa bir bakmamız lazım, bu süre
zarfında bilinç durumu oluşur, tansiyon dengelenir. Kısa süreli bu
hazırlıktan sonra ayaklarımız yere değebilir ve harekete
geçebiliriz” şeklinde konuştu.
“Kireçlenmeden korunmanın en kolay yolu; su içmek”
Yaşam kalitesinde ciddi düşüşe neden olan eklem kireçlenmesinin
tedavisi zaman alan, bazen cerrahi müdahaleler gerektiren bir
hastalık olduğunu ifade eden Yavuz, bu hastalığın da yürüyüşle
ertelenebileceğini söyleyerek, “Kireçlenmenin oluşmasında muhakkak
genetik faktör etkili. Bu hastalık olacaksa bile bunu mümkün
mertebe ileri yaşlara atmamızı ve daha hafif atlamamızı sağlayacak
önlemler almamız gerekiyor. Özellikle kalça ve diz bölgesinde
yaşanan kireçlenmeler sorun oluşturuyor ve cerrahi boyutlara
ulaşıyor. Bunun için kalça ve diz bölgesini kuvvetlendirici
egzersizler yapmak, vücudu susuz bırakmamak, yürüyüş yapmak
gerekiyor. Yürüyüş sıklığına, yürüyüş şekline ve yürüdüğümüz zemine
dikkat etmek gibi önlemler kireçlenmeyi geciktirir” dedi.
“Yürüyüş kemik erimesinden korur”
“Yürüyüş, hem kas dengesini sağlar hem de turnover dediğimiz
kemikteki yapım-yıkım dengesini düzenler” diyen Yavuz, eklem
kireçlenmesi yaşayan ya da yaşaması muhtemelen olan bir hastanın
düzenli yürüyüş yaparak kireçlenmenin üzerine bir de kemik
erimesinin eklenmesini engelleyebileceğine vurgu yaptı. Yavuz,
yürüyüş ve egzersiz yapmayan ve genetik yatkınlığı olan hastaların
eklem kireçlenmesine daha erken yaşlarda yakalanabileceğine dikkat
çekti.
“Göbek, karaciğer ve iç organlarda yağlanma sebebi”
Halk arasında ‘Türk kası’ denerek sempatik hale getirilen göbeğin
sayısız hastalığa neden olduğunu vurgulayan Yavuz, lokal bir
yağlanma gibi görünen göbeğin karmaşık bir hastalıklar dizisine
zemin hazırladığı konusunda uyarıda bulundu. Yavuz, “Türk halkı
yemeyi biliyor ve seviyor ama düzgün beslenmiyor. Ağız tadı iyi ama
kendini kontrol edemiyor, durduramıyor. Adına Türk Kası deniyor ama
bunun birçok komplikasyonu var örneğin karaciğer yağlanması, iç
organlarda yağlanma ya da fonksiyonlarını bozma, kalp koroner
damarlarında yağlanma gibi sistematik problemler oluşur. Ortopedik
olarak da aşırı yük öne doğru eğilmeye davetiye çıkarıyor”
dedi.
“Öne doğru eğilme vücuda 60 kiloluk yük yapıyor”
Son olarak sırt ve bel sorunlarına davetiye çıkaran, yapılan yanlış
hareketler hakkında da bilgilendirmelerde bulunan Yavuz, “En çok
omuriliğe yük bindirme pozisyonu öne doğru eğilme pozisyonudur. Bu
pozisyonlar, taşınan kiloyu 6 kilodan 60 kiloya çıkarabiliyor.
Sırt, bel, omurilik hepsi bu durumdan etkilenebiliyor. Altyapıda,
kıkırdak ve bağlarınızda bir problem varsa zaten fıtık hastalığı
dediğimiz şeye davetiye çıkarmış oluyorsunuz. Bunun yıllar içinde
oluşturduğu, ‘pozisyona bağlı kamburluk’ dediğimiz şey de kiloyu
verince hemen düzeltebileceğiniz bir şey değil. O yüzden, bunu
geleceğe yatırım olarak düşünerek, hem damarlarımıza, hem
karaciğerimize, hem iç organlarımıza, hem tüm sırt kaslarına ve
omuriliğe zarar vermemek için, geleceğe yatırım açısından erken
vakitte kurtulmak gerekiyor” diye konuştu.