Obezite ameliyatlarının doğru zamanlamayla vakit geçirmeden yapıldığında uygun kişilerde diyabeti ve yüksek tansiyonu engellediğini belirten, İstanbul Gelişim Üniversitesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Çiftçi, “Araştırmalara göre obezite ameliyatıyla kalp krizi geçirme riski de yüzde 70-75 oranın azalıyor” dedi.
“HER HASTAYA STANDART AMELİYAT YAPILAMAZ”
Çağın salgın hastalığı şeklinde de tarif edilen obezitenin giderek arttığını belirten Çiftçi, “Obezite cerrahisi ile metabolik cerrahi arasında fark vardır. Her hastaya standart ameliyat yapılamaz. Bu karar alımında hastanın hayat şekli ve yaşamdan beklentileri hastanın fizyolojik hali kadar önem arz ediyor. Kilo verdirme ameliyatları, bilinen diğer adıyla obezite ameliyatlarının en iyi bilineni tüp mide tekniğidir. Bu ameliyatlar yalnız fazla kilodan kurtulmak için değildir. Fazla kiloların neden olduğu şu anki yaşadıkları veya ileride yaşayabilecekleri hastalıklardan korur” diye konuştu.
“HASTALIKLARA YAKALANMADAN AMELİYAT YAPILMALI”
Genel düşüncenin, obezite ameliyatlarının fazla kilolardan kurtulmak isteyen kişilere yapıldığı yönünde olduğunu dile getiren Çiftçi, “ Bilakis durum böyle değil. Bu hastalar hipertansiyon, kalp krizi, uyku apnesi, polikistik over, diyabet gibi çok sayıda metabolik, damar ve kalp hastalığıyla yüzleşiyor. Bazı insanlar bu hastalıklara yakalanmadan, ne olur ne olmaz ileride bu hastalık başıma gelmeden, geleceğimi teminat altına alayım fikriyle de ameliyatı düşünüyor ”dedi.
Obezite ameliyatlarının kalp krizi riskini düşürdüğü lakin sıfırlamadığını belirten Çiftçi,“Kalp krizi olması bunun obezite ameliyatından kaynaklandığını göstermez. Bu ameliyatın yapımında geç kalındığını gösterir. Yani bu ameliyatın kalp krizini azaltma etkisinden faydalanmak için kalp damarlarında tıkanıklık olmadan yapılmasında fayda var. Bir başka deyişle obez kişilerin ameliyat için karar aşaması ve zamanlaması çok önem arz ediyor” diye konuştu.
“HASTANIN KİLO ALMASININ ALTINDA YATAN NEDENLER TESBİT EDİLEBİLİR”
Ameliyat sonrası tekrar kilo almanın önüne geçecek en önemli anahtarın davranışsal eğitim ve düzenli kontroller olduğunu vurgulayan İstanbul Gelişim Üniversitesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Çiftçi şöyle dedi: “Ameliyat öncesi ve sonrasında kişilere yapılan tedavinin azami düzeyde faydalı olması için tavsiyelerde bulunulmalı. Bu süreç, diyet eğitimi ve adaptasyonu, egzersiz ve son olarak davranış üzerinedir. Tekrar kilo alımının sebebi olarak tıbbi kaynaklı mı, davranışsal nedenli mi yoksa fonksiyonel ve anatomik bir sıkıntıdan mı kaynaklandığını bulmak önemli. Tekrar kilo alımında günlük öğün sayısı, acıkma sayısı, doygunluk hissinin olup olmaması, karında yanma ve ekşime varlığı, zindelik durumu, günlük hayatta sıkıcı bir durum varlığı hastanın kilo almasının altında yatan nedenlerin tesbitinde yardımcıdır.”
“YEMEĞİNİ KENDİSİ PİŞİRENLER DAHA AVANTAJLI”
En sık görülen tekrar kilo almanın, kişinin dikkatsiz ve sağlıkla uyuşmayan alışkanlıklarından vazgeçmemesine bağlı olduğuna değinen Çiftçi, “Eğer kişi ben kilo almaya başladım deyip erken dönemde hastaneye başvurursa erken tedbir ve girişimle, kişiye özel durumları tekrar değerlendirerek kilo almanın önüne geçilebilir. Ameliyat sonrası gıdaları ameliyat öncesine göre farklı olanların, egzersiz yapanların, ameliyat sonrası yemeğini kendisi pişirenler avantajlı konumda fakat egzersiz yapmayanların, kendisi yemeğini hazırlamayıp dışarıda yemek yiyenlerin, ameliyat öncesi gıda alışkanlıklarını devam ettirenlerde başarılı olma oranı ise düşük” dedi.