Risklerin kontrol altına alınması kalp krizi'nde 90'lık avantaj sağlıyor

Her yıl yaklaşık 17,3 milyon kişinin kalp hastalıklarından dolayı hayatını kaybettiğini hatırlatan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alpay Turan önlenebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınarak kalp krizlerinin yüzde 90’ının önlenebileceğine dikkat çekti.

Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alpay Turan, değiştirilebilir risklerin kontrol altına alınmasıyla kalp krizlerinin yüzde 90 oranında önlenebileceğini söyledi.
Prof. Dr. Alpay Turan Sezgin, kardiyovasküler hastalıkların hala tüm dünyada yaşam kayıplarına neden olan hastalıklarda ilk sıradaki yerini koruduğunu belirterek, “Her yıl yaklaşık 17,3 milyon kişinin ölümünden sorumlu tutulan kalp hastalıklarının 2030 yılında 23 milyona kadar çıkabileceği öngörülüyor. Ancak kalp hastalıklarına neden olabilecek risk faktörlerinin büyük çoğunluğunun önlenebilir özellikte olması bu konudaki farkındalığın ne denli önemli olduğunu da ortaya koyuyor” dedi.
Önlenebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınarak kalp krizlerinin yüzde 90’ının önlenebileceğini kaydeden Prof. Dr. Sezgin, kalp sağlığını koruyacak öneri listesi sıraladı.

"Kendinizi tanıyın ve riskinizin farkında olun"
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sezgin, kalp hastalıkları konusunda önlem alabilmek için öncelikle kişinin kendini tanıması gerektiğini belirterek, “Kilo kontrolü, kan şekeri ve kolesterol düzeylerinin takibi sağlık kriterleri hakkında bilgi sahibi olabilmek de düzenli hekim kontrolünden geçiyor. Bunun için kadın, erkek ayrımı gözetmeden, 20-79 yaş arasındaki herkesin dört-altı yılda bir risk faktörlerini ortaya koyabilmek adına kontrolden geçmesi önem taşıyor. Sonraki yıllarda da elde edilen bu verilere göre hareket etmek gerekiyor. Kalp hastalıklarında yaşa bağlı olarak belirgin bir artış gözlendiği için 45 yaşından sonra kontrol periyotlarının üç yılda bir yapılması önem taşıyor. Kardiyovasküler risk faktörlerini belirlemede, genel öykü, kan basıncı, kolesterol, kan şekeri, böbrek fonksiyonlarını gösteren incelemeler, EKG ve gerekirse efor testinden yararlanılıyor. Kalp hastalıkları için çok önemli risk faktöründen biri olan tansiyon değerlerinin de 60 yaş altıda 140/90’ın, 60 yaş üstünde ise 150/90’ın altında olması gerekiyor” diye konuştu.

"Sigara ve sigara dumanından uzak durun"
Sezgin, sigara ya da herhangi bir tütün ürünü kullanmak kalp hastalıkları açısından en önemli risk faktörlerinin başında geldiğinin altını çizerek, “İçindeki kimyasal maddeler kalbe ve kalp damarlarına zarar veriyor. Ve atardamarların daralmasına ve sonuçta kalp krizine neden olabiliyor. Bununla birlikte, sigara dumanının içindeki karbonmonoksit vücuttaki oksijeni kullandığı için kalp yeterli oksijen sağlamak için daha çok çalışmak zorunda kalıyor. Yani kalp atışı ve kan basıncı artıyor. Dolayısıyla yapılması gereken en önemli şey sigara içmemek ve dumanına da maruz kalmamak. Bu konudaki iyi haber, sigaranın bırakılmasıyla birlikte riskin de azaltılabildiği. Bir yıl sonra önemli ölçüde azalan bu risk sigarasız geçen 15 yılın sonunda hiç sigara içmeyenlerle eşitleniyor” şeklinde konuştu.

"Egzersiz yapın"
Gündelik yaşam içinde hareketli olmak önem taşısa da bunun tek başına yeterli olmadığını ve egzersizi mutlaka bir düzen içinde sürdürmek gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Sezgin, “Amerikan Kalp Derneği, ilk altı ay içerisinde haftada üç kez, en az 40 dakika orta ve ağır egzersiz öneriyor. Bu sürenin bir yılın sonunda 200-300 dakikaya çıkması tavsiye ediliyor. Yani bu da her gün yaklaşık bir saat egzersiz yapmak anlamına geliyor. Ayrıca egzersizin akşam saatlerinde yapılması da öneriler arasında yer alıyor. Ancak egzersize başlamadan önce mutlaka kapsamlı bir hekim kontrolünden geçilmesi gerektiği de unutulmamalı” ifadelerini kullandı.
Kadınlarda günlük 1200-1500 kalori, erkeklerde ise 1500-1800 kalorilik beslenme yeterli olduğunu söyleyen Dr. Sezgin, “Alınan ve yakılan enerji miktarı arasında da 500- 750 birimlik fark olması gerekiyor. Bu sayede riski yüksek riskli hastalarda dahi kardiyovasküler hastalık ve inme gelişme sıklığının azaldığı görülüyor. Bununla birlikte Akdeniz tarzı beslenme diyabetli kişilerin kan şekeri kontrolünü sağlamaya da yardımcı oluyor” dedi.

Yaşam ve çalışma koşullarınızı düzenleyin
Sezgin, kalp hastalıklarında çevresel etkenler arasında yer alan yaşam ve çalışma koşullarının de etkili olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bunun içinde dengeli beslenme, yeterli ve kaliteli uyku ve fiziksel olarak da aktif olmak önemli bir yer tutuyor. Özellikle kaliteli uykunun hem fiziksel, hem de mental sağlığın korunmasında ciddi bir önemi bulunuyor. Her gece 7-9 saat arasında yeterli uykuyu almamış yetişkinlerin obezite, yüksek tansiyon, kalp krizi, diyabet ve depresyon riski taşıdığı biliniyor.”
Prof. Dr. Alpay Turan Sezgin, stresin başlı başına risk oluşturduğu için kontrolünü sağlamak gerektiğini belirterek, “Bazı kişiler bunun için fazla yemek yemek ya da sigara içmek gibi sağlıksız yöntemleri tercih ederek kalp hastalıklarına bağlı riskin artmasına da neden olabiliyor. Dolayısıyla stresi yönetmek için alternatif yollar aramak önem taşıyor” şeklinde konuştu.