Atiker Konyaspor'un 32 yaşındaki tecrübeli futbolcusu Mustapha Yatabare, Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) resmi dergisiyi Tam Saha'ya açıklamalarda bulundu.
Yatabare, "Kalabalık bir ailem var diyebilirim. Toplam 8
kardeşim var. 5 erkek, 3 kız. Babamın Fransa'ya taşınmasına gelecek
olursak; tam emin değilim ancak 1960'larda Fransa'ya taşınmış.
Fabrikada işçi olarak çalışmış. Bütün hayatı çalışmakla geçti
diyebilirim. Futbolla tanışmam ve oynamaya başlamam ise benim
dönemimdeki her çocuk gibi sokakta oldu. Mahallede arkadaşlarımla
top oynuyorduk" dedi.
Malili futbolcunun röportajını devamı şöyle;
Avrupa'da göçmenlerin zor hayatlar yaşadığını biliyoruz. Sen bu
anlamda nasıl bir çocukluk geçirdin, nasıl bir çevrede büyüdün?
Tabiî ki de kolay olmadı. Zor oldu diyebilirim, fakat mutlu bir
hayattı. Bunu bir problem gibi yansıtmak istemiyorum. Herkes için
olduğu gibi diyelim, zor ama mutlu bir hayat. Çevremdeki insanlar
da aynı durumdaydı. Fakat kimse bunu dünyanın sonuymuş gibi büyük
bir dert etmedi. Zor ama mutlu hayatımızda yaşamamıza devam ettik.
Hedeflerimizden, hayallerimizden vazgeçmedik. Sonunda herkes değil
ama bazılarımız hedeflerimize, hayallerimize ulaşmayı başarırken,
bazılarımız da daha öncede olduğu gibi zor ama mutlu hayatlarına
devam etti.
Futbol topuyla ilk tanışmandan söz eder misin? Sendeki yeteneği ilk
keşfeden kimdi?
Daha önce de söylediğim gibi yaşadığımız mahallede top oynamaya
başladım. Arkadaşlarım ve kardeşlerimle sokakta oynamaktan çok
keyif alıyordum. Daha sonra bir gün oturduğumuz semtin kulübünde
birisi beni çağırıp antrenmanlara gelmemi istedi. Onun sayesinde
semt kulübüne başlamış oldum.
"HER DÖNEMİM İÇİN ALLAH'A ŞÜKREDİYORUM"
Futbolcu olmaya ne zaman ve nasıl karar verdin? Göçmen çocuklarında
genellikle futbol hayata tutunma ve sınıf atlama noktası olarak
kabul görür. Senin açından futbol ne anlama geliyordu?
Açıkçası bu biraz zor bir soru. Futbol oynuyordum, çünkü futboldan
çok keyif alıyordum. Evet, hedefleriniz olur, ancak başladığınız
zaman 10 yıl sonra profesyonel olacağınızı ya da nerelerde
olacağınızı bilemezsiniz. Futboldan keyif almaya devam ederken bir
yandan da yeteneklerimi göstermeye ve bunlarla ileride neler
yapabilirim diye düşünmeye başladım. Herkes benim gibi şanslı
değildi. Ben Allah'ın verdiği yeteneği, çalışma hırsım ve
hedeflerimle birleştirip elimden tutulmasıyla birlikte bugünlere
geldim. Her dönemim için Allah'a şükrediyorum.
Fransa'da özellikle son 20-25 yılda giderek artan bir oranda göçmen
gençlerin futbola ağırlık koyduğunu, millî takımı da ağırlıklı
olarak onların oluşturduğunu görüyoruz. Bunu nasıl açıklamak
gerekir?
Ben bunun bir sorun olarak görülmesi gerektiğini düşünmüyorum.
Sonuçta bu insanlar için yapılan bir aktivite ve şu anda futbol tüm
dünyada bu şekilde oynanıyor. Belki biraz fazla yansıtılıyor
olabilir.
"BREZİLYALI RONALDO'YU ÇOK BEĞENİYORDUM"
Futbola başladığında idolün kimdi? Bu oyuncuyu idol olarak seçme
nedenlerin neydi?
Açıkçası idolüm yoktu, fakat Brezilyalı Ronaldo'yu beğeniyordum.
Bence bu konuda bir çizgi çekilmeli. Beğenmek ayrı bir şey, onu
kendinize idol olarak belirlemek farklı bir şey. İnsan başkasına
benzemek yerine kendi özelliklerini ortaya çıkarıp, bunları nasıl
geliştirebilirim diye çalışırsa daha başarılı olur
kanısındayım.
Futbolla birlikte okul eğitimini de devam ettirebildin
mi?
Evet, ama bir noktadan sonra ikisini bir arada yürütmek zor oldu.
Ben de bu yüzden liseden sonra futbolu seçmek zorunda kaldım.
Futbolcu olmasaydın ne olmak isterdin?
Açıkçası bilmiyorum ve bunu hiç düşünmedim. Ama iş adamı olmak
isterdim herhalde.
Seninle birlikte futbola başlayan pek çok çocuk bugün oyunun
dışında kaldı. Seni onlardan ayırıp bugün geldiğin noktaya
ulaştıran faktörler nelerdi?
Dediğim gibi arkadaşlarımla ve kardeşlerimle birlikte oynadım.
Çocukken futbolu oyun olarak oynuyorduk. Fakat iş ciddiye binip,
bunu meslek edinince durum farklı hale gelmeye başladı.
Profesyonelliğe gelecek olursak, bu tahmin etmesi zor bir şey.
Kendi açımdan bakacak olursam çok çalıştım ve yetenekliydim. Ayrıca
çok şükür ki Allah bana değerlendirebileceğim şanslar sundu. Öte
yandan bunu başaran sadece ben değilim. O dönem beraber top
oynadığım arkadaşlarımdan çok yetenekli olup profesyonel olanlar da
oldu.
Fransa'daki performansına baktığımızda inişli çıkışlı bir grafik
görüyoruz. Özellikle Guingamp'ta müthiş bir Yatabare var. Bize
Guingamp'a nasıl transfer olduğundan söz eder misin?
Elbette anlatırım. 1. Lig'de Boulogne'da oynuyordum, fakat talihsiz
bir sezon geçirdik ve takımım alt lige düştü. Guingamp'ın başında
teknik adam olarak, beri iyi tanıyan Jocelyn Gourvennec vardı. Beni
takımına aldı ve en iyi seviyeye gelip başarılı olmam için
çabaladı. Onun sayesinde Guingmap'a transfer oldum ve iyi bir sezon
geçirdim.
Guingamp'taki ilk sezonunda gol atamayan, ancak sonrasında iki
sezon adeta bir gol makinesine dönen bir Yatabare ile
karşılaşıyoruz. Kariyerinin en iyi iki sezonu 21 gol attığın
2012-13 ve 20 gol attığın 2013-14 sezonları. Bu sezonların
ikincisinde Cannes, Monaco ve Rennes gibi takımları eleyerek kupayı
kazanırken sen de bütün maçlarda gol atarak takımının tarihi bir
başarı kazanmasını sağlıyorsun. Bize bu iki sezondaki performansını
gerçekleştirdiğin patlamanın sırrını anlatır mısın?
Evet başlangıçta gol atamadım, ama birçok asist yaptım. Sadece gol
konusunda şanssızdım. Kendimi tanıyordum, kapasitemin farkındaydım.
Bunun için sabırlı davrandım ve çalıştım. Sonunda da karşılığını
aldım ve gollerime devam ettim. Kupaya gelirsek; Trabzonspor'a
gelmeden önce söylediğiniz gibi Fransa Kupası'nı kazandık. Böyle
bir başarının parçası olduğum için çok mutluyum. Sonuçta hayatta
her şey birbiriyle bağlantılı. Beni Trabzonspor'a getiren şey bu
başarıydı.
"TRABZONSPOR BÜYÜK BİR CAMİA"
Guingamp'taki başarının ardından Trabzonspor'a transfer olduğunu
görüyoruz. Bu transferin perde arkasını anlatır mısın? O dönemde
seni isteyen başka takımlar da var mıydı? Trabzonspor'u tercih
etmenin sebebi neydi?
Daha önce de söylediğim gibi iyi bir sezon geçirmiştik ve başka
teklifler de vardı. Trabzonspor iyi ve kaliteli bir takım. Büyük
bir camiası var. Kariyerime o noktada Trabzonspor'da devam etmenin
iyi olacağını düşündüğüm için orayı seçtim.
Buraya gelirken Türk futbolu hakkında neler biliyordun? Transfer
kararını alırken danıştığın birileri oldu mu?
Evet, Türkiye Ligi'ni tanıyordum. Fakat tabiî bugünkü kadar
yakından değil. Trabzonspor'un Avrupa kupalarında, Şampiyonlar
Ligi'nde oynayan bir takım olduğunu biliyordum. Stadyumu,
tesisleri, büyük bir taraftarı ve geniş imkânları olan bir camia.
Bunlar benim gelişimi etkileyen unsurlardan oldu.
Trabzonspor'da ne yazık ki çok fazla oynama fırsatı bulamadın.
Senin açından da Trabzonspor taraftarı açısından da hayal
kırıklıklarıyla dolu bir dönem geçti. Sence bunun sebepleri
nelerdi? Guingamp'taki o Yatabare'ye Trabzonspor'a geldikten sonra
ne oldu?
Elbette bir şey olmadı. Orada da aynı Yatabare vardı. Sadece o
dönem takımda Oscar Cardozo vardı ve aramızda bu konuda bir rekabet
yaşandı. Dolayısıyla bu durum da gol yollarında öncelik sorunu
oluşturuyordu. Tercihler Cardozo'dan yana oldu. Bir futbolcu için
yedek kalmak, oynamamak ve az süre almak iyi bir şey değil. Bu
belli bir zaman sonra gelişiminizi de etkileyebiliyor.
"YETENEKLERİMİ GÖSTEREBİLECEĞİM BİR TAKIMDA OLMAK İSTEDİM"
Trabzonspor'un ardından Fransa'ya dönüp bir sezon Montpellier
forması giydin ama sonra Kardemir Karabükspor için yeniden
Türkiye'ye döndün. Fransa'da aradığını bulamamış mıydın?
Karabükspor tercihini etkileyen faktörler nelerdi?
Bir futbolcu için en önemli şey futbol oynamaktır. Bu nedenle
yeteneklerimi gösterebileceğim bir takımda olmak istedim.
Türkiye'yi de tanıyor ve seviyordum. Dolayısıyla hepsini göz önünde
bulundurunca kariyerim açısından en iyi seçeneği tercih ettim.
Kardemir Karabükspor'da büyük zorluklara rağmen hem attığın goller
hem de oyun performansınla adeta kendini yeniden kanıtladın. Orada
seni motive eden ve yeniden üst düzeyde bir futbol sergilemeni
sağlayan faktörler nelerdi?
O dönem şu an olduğu gibi iyi bir takımımız vardı. Kolektif çabanın
eseri diyebiliriz, ancak kendi açımdan Traore gibi iyi bir takım
arkadaşım vardı ve çok iyi anlaşıyorduk. Benim performansımın
artmasındaki önemli faktörlerin başında Traore ile iyi anlaşmamız,
birbirimizi tamamlamamız geliyordu diyebilirim.
Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında geldiğin Atiker Konyaspor'da
çok fazla oynama şansı bulamasan da bu sezona harika bir başlangıç
yaptın. Senin gibi etkili bir golcü olan Jahovic'le birlikte
oynuyorsunuz. Bu durum seni nasıl etkiliyor?
Olumlu etkiliyor diyebilirim. Ben daha çok kanattayım. İyi
anlaşıyoruz ve herhangi bir sorun olmuyor. Bizim performansımız ve
takımımıza katkımız başarıyı da beraberinde getiriyor. Gerçekten
çok iyi bir ortamımız var. Herkes birbirini anlıyor, eksiklerini
tamamlıyor. Kısacası Konyaspor'da tam anlamıyla bir birlik
beraberlik ve aile ortamı var. Böyle bir ortamda insanın kötü
olması imkânsız gibi bir şey.
"TAKIMA KATKIDA BULUNMAK İSTİYORUM"
Atiker Konyaspor'da hem takım hem de bireysel bazda neleri
hedefliyorsunuz?
Bireysel olarak gol atmayı ve elimden geldiğince takımıma katkıda
bulunmayı istiyorum. Takım olarak da taraftarlarımıza güzel bir
futbol seyrettirip, ligi üst sıralarda bitirmeyi ve başarılı bir
sezon geçirmeyi hedefliyoruz.
Bir santrfor için birlikte oynadığı oyuncuların performansı da
büyük önem arz ediyor. Sen hangi tipte oyuncularla oynamayı
seviyorsun? Bugüne kadar birlikte oynadığın oyuncular arasında en
iyi anlaştıkların hangileriydi?
Bir forvete bu soruyu sorarsanız elbette cevap "Asist yapabilen
kişi" olur. Şu andaki takım arkadaşım Traore ile iyi
anlaşıyoruz.
Spor Toto Süper Lig'i teknik, taktik, fiziki mücadele yönünden
nasıl değerlendiriyorsun?
Süper Lig zor bir lig ve takımlar kaliteli oyunculardan oluşuyor.
Teknik açısından yüksek kalitede, fakat taktik açısından biraz daha
gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabiî ki bu benim kendi
düşüncem. Burada futbol biraz daha duygularla oynanıyor. Bunu
herkes kabul ediyor.
Özel hayatında neler yapmayı seversin, vaktini nasıl
geçirirsin?
Daha çok ailemle vakit geçirmeyi seviyorum. Vaktimin çoğunu
çocuklarım ve eşimle geçiriyorum. Onlarla birlikte olmak,
çocuklarımla oynamak güzel.
Trabzon, Karabük ve Konya şehirlerinde yaşadın. Bu şehirlerdeki
hayat senin açından nasıldı? Türkiye'de insanlar ve yemeklerle aran
nasıl?
Şehirlerin hepsini beğeniyorum. Ailemle yaşayabileceğim sakin ve
ideal şehirler. Yemekleri lezzetli ve insanları da misafirperver.
Bu durum ailesiyle vakit geçirmeyi seven biri için gerçekten son
derece ideal.
Üzerinde en fazla iz bırakan teknik direktör kim?
İki isimden bahsedebilirim. Birincisi daha önce de sözünü ettiğim
Guingamp'taki hocam Gourvennec diğeri de Rıza Çalımbay. İkisi de
bana şans verdi ve inandı. Ben de şimdi bunun karşılığını
vermeliyim.
Kariyerinde unutamadığın maç hangisi?
Elbette Fransa Kupası'nı kazandığımız final maçı.