Akşam yazarı Ahmet Kekeç, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun FETÖ'ye ilişkin yorumlarını derledi ve Kılıçdaroğlu'nu FETÖ'nün siyasi ayağı olmakla suçladı.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin elindeki belgeleri savcılığa sunması için Kılıçdaroğlu’na çağrıda bulunduğunu anımsatan Ahmet Kekeç, " Bizimkinde ses seda yok... Oysa aradığı “siyasi ayak” bizatihi kendisi..." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun AK Parti'nin içerisinde ByLock kullanıcıları olduğu tezinin belgesiz olduğunu belirten Kekeç, Kılıçdaroğlu'nun FETÖ'ye ilişkin yorumlarda belgesiz konuşmak istemediğini de hatırlattı.
İşte Ahmet Kekeç'in o iddiaları
Senden daha iyi siyasi ayak mı olur!
Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisi, 15 Temmuz darbesinin
siyasi ayağının ortaya çıkarılması için TBMM’ye önerge
vermiş.
İnsanın, “Bu adamlar komik mi?” diyesi geliyor.
TBMM’den önce Kılıçdaroğlu’nun cevaplaması gereken sorular var.
Birincisi, AK Parti’de 120-180 civarında ByLock’lu milletvekili olduğunu iddia etmişti. Listenin de kendisinde olduğunu söylemişti.
İkincisi, 15 Temmuz darbesinin Cumhurbaşkanı ve Başbakanının yazılı olduğu bir “kitapçık”tan söz etmişti.
MHP lideri Devlet Bahçeli, haklı olarak Kılıçdaroğlu’nu, iddialarını ispata ve elindeki bilgileri savcılıkla paylaşmaya çağırıyor.
Bizimkinde ses seda yok...
Oysa aradığı “siyasi ayak” bizatihi kendisi...
Hatırlayalım...
Birinci fotoğraf:
Hayko Bağdat, Taraf gazetesinde Kemal Kılıçdaroğlu’yla bir söyleşi yapıyor. Kasım 2013... Henüz 17/25 girişiminin düğmesine basılmamış.
Hayko Bağdat soruyor: “Ergenekon, Balyoz gibi davalarda hukuki aksamalar olduğunu ifade ediyorsunuz. Fetullah Gülen cemaatinin bunda sorumluluk sahibi olduğunu düşünüyor musunuz?”
Kılıçdaroğlu cevaplıyor: “Yargıçların belli bir merkezden talimat aldığı ve o talimat çerçevesinde yola çıktıkları söyleniyor. Ben bu talimatın siyasal iktidar tarafından verildiğini düşünüyorum. Yani bunu cemaate değil, doğrudan doğruya iktidarın yargı üzerindeki baskısına bağlıyorum.”
İkinci fotoğraf:
FETÖ kanallarının uydudan çıkarılmasından sonra Zaman gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Ünal ve Kılıçdaroğlu bir araya geliyorlar.
Bu bir araya gelişi, Mustafa Ünal iki gün sonra, “Cemaat mazlum...” başlığıyla yazı konusu haline getiriyor.
Kılıçdaroğlu, Ünal’a şunları söylüyor: “Ben cemaat için örgüt demedim... Cemaat mazlum... Mazlumu savunmayacağız da kimleri savunacağız?” (Dikkatinizi çekerim, bu görüşme, cemaatin bir darbe örgütlenmesi olduğu ortaya çıktıktan iki yıl sonra gerçekleşiyor. Hani, Kılıçdaroğlu’nun FETÖ tapelerini ve illegal dinleme kayıtlarını Meclis’e taşıdığı günler...)
Üçüncü fotoğraf:
Nazlı Çelik Star TV’de soruyor: “İllegal dinleme kayıtlarını sıkça dinlettiniz. Bu konuda hukuka bağlı kalmanız gerekmez mi?”
Kılıçdaroğlu cevaplıyor: “Şimdi bakınız. Toplumsal yarar denen bir kavram var...”
Bir kez daha dikkatinizi çekerim:
Kılıçdaroğlu “toplumsal yarar” diyerek, yasaların ve ahlakın suç saydığı bir eylemi meşru gösteriyor. Yüzü bile kızarmıyor.
Dördüncü fotoğraf:
Didem Arslan Yılmaz soruyor: “Poliste veya yargıda camianın hakim olduğuna dair görüşler var, size böyle bir rapor geldi mi? Poliste veya yargıda böyle bir örgütlenme var mı?”
Kılıçdaroğlu cevaplıyor: “Elimizde böyle bir veri yok. Ben bir belge görmeden anlatımlardan yola çıkamam... Benim bir şeyi dillendirmem için bir kaynak, bir belge olması lazım.”
Dikkat: Elinde belge olmadan her türlü iftirayı atan (mesela MAN adası iftirası) ve 15 Temmuz’a “kontrollü darbe” demekten çekinmeyen Kılıçdaroğlu bu açıklamayı 2012 Nisan’ında yapıyor. “Fetullah Gülen’le görüşür müsünüz?” sorusu üzerine de şöyle diyor: “Görüşmedim ama talep gelirse görüşebiliriz.”
Son fotoğrafa bir ek yapalım:
Kılıçdaroğlu’na “kontrollü darbe” aklını veren kişi, danışmanı Fatih Gürsul’dur... 10 yıl hapis cezasına çarptırılan bu şahıs, tescilli bir FETÖ militanıdır.
Bu bilgiler ışığında bir kez daha bakalım:
15 Temmuz’un siyasi ayağı kim?