Ali Karahasanoğlu yazdı: Milliyetçilik bunlara kaldıysa vay halimize!

Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, gazetesinin yöneticilerinden Murat Alan'a saldıranların MHP'li olduğunu söyleyerek, "MHP bunlara kaldıysa vay halimize" dedi. Karahasanoğlu, "Murat’a saldıran ülkücü, asker kaçağı çıktı" dedi.

Yeni Akit Gazetesi Haber Müdürü Murat Alan, 1 Haziran’da Akit TV’de yayımlanan programda Ali Tarakçı ile tartışması sırasında, “Bugüne kadar bütün Müslümanları tutup kolundan içeri attınız bir tek FETÖ'yü içeri atmadınız. Sizin o Ergenekoncularınızın da Fethullahçılarınızın da hepsinin Silivri’de, Sincan'da burnundan getiriyoruz. O hizaya gelmeyen omzu çatal bıçak seti apoletli generalleriniz var ya, hepsi Erdoğan'ın arkasında saf tutuyor. Oynaya oynaya eşek gibi saf tutacaklar" demişti. Alan bu sözleri sonrasında evinin önünde 4 kişi tarafından saldırıya uğramış, darp edilmişti.

Olayla bugün gündeme yeniden taşıyan Karahasanoğlu, saldırganların MHP'li olduğunu ve asker kaçağı çıktıklarını öne sürdü. 

Karahasanoğlu'nun "Murat’a saldıran ülkücü, asker kaçağı çıktı!" yazısında yer alan ifadeleri şöyle:

Milliyetçilik bunlara kaldı ise vah halimize!

MHP bunlara kaldı ise, vay halimize..

AK Parti’nin ittifak yaptığı ülkücüler bunları dışlamıyorsa, yazık halimize..

Kimlerden bahsediyorum?

Gazetemiz yayın kurulu üyesi Murat Alan’a, ne dediğini daha anlamadan saldıran dört kişiden bahsediyorum..

Birisi MHP’den milletvekili adayı olmuş, neyse ki kabul görmemiş. Ama teşkilat içinde çalışmaya devam ettiği tartışmasız..

Biri, MHP’nin yasal üyesi..

Diğerleri de, “Ocak başkanım, ilçe başkanım” demekten başka bir şey bilmediklerinden anlaşılıyor ki, MHP içindeler. En azından, içinden olmaya çalışıyorlar..

Bu dört kişi, dün mahkemeye geldiler, ifadelerini verdiler..

İfadelerini verdiler ama..

Yaptıklarını savunamadılar..

TSK’ya ölümüne sahip çıkan Akit’e saldırmaktan geri durmadılar..

Sözümona generallere sahip çıktıklarını iddia ettiler..

Ama onların, Murat Alan’a saldırıyı düzenledikleri tarihten sonra YAŞ kararı ile emekliye ayrılmak zorunda kalan generallerden hiç bahsedemediler..

O generallerden birisinin, “ABD bizi Münbiç’e sokmuyor” diyerek, sırtındaki üniformasına ihanet edercesine yaptığı konuşmadan hiç bahsedemediler.

Aynı generalin, Cumhuriyet gazetesine verdiği demeçte, “Güvenli bölge hayal” sözlerinin, bugün geldiğimiz noktada nasıl bir palavra olduğu konusunda tek kelime edemediler..

“Temsil ettiğin iradenin..” diye başlayarak ettikleri küfürün ardında duramadılar..

Ya ne dediler, ne savunma getirdiler?

“Daha önce müştekinin ifadelerini izlemiştik, ama kasten orada değildik.. Müştekinin sözleri aklımızda kalmış, birden karşımıza çıktı.. Asla kendisini olay mahallinde  beklemedik, bir anda karşımıza çıktı” dediler..

Yiğitçe, “Üç gün peşinde koştuk.. Evinin önünde dolandık.. Gazetenin önünde dolandık.. En son Cuma günü, bekledik, Cuma namazına giden gazeteciyi, oğlunun yanında beyzbol sopası ile dövmeye kalkıştık. Dört kişi idik.. Karşımızdaki tek kişi idi.. Buna rağmen, yumruk yumruğa mücadeleyi bile göze alamadık, acımasızca muşta ile saldırdık..” diyemediler.

Telefonlarının kayıtları ortada..

Ali Karahasaoğlu'nun yazısının tamamı