Bu ilçenin soyu Osmanlı Sarayı’na dayanıyor

Trabzon’un bıçağı ve pidesi ile meşhur Sürmene ilçesinin kökleri Osmanlı Sarayı’na dayanıyor. Fatih Sultan Mehmet Han’ın yeğeni Çavuş İbrahim Ağa’nın Trabzon’un fethi sonrası Sürmene ilçesine 555 önce yerleşmesi ile birlikte bugün ilçedeki neredeyse 4 bin aile bu zatın soyundan geliyor.

Trabzon’un bıçağı ve pidesi ile meşhur Sürmene ilçesinin kökleri Osmanlı Sarayı’na dayanıyor. Fatih Sultan Mehmet Han’ın yeğeni Çavuş İbrahim Ağa’nın Trabzon’un fethi sonrası Sürmene ilçesine 555 önce yerleşmesi ile birlikte bugün ilçedeki neredeyse 4 bin aile bu zatın soyundan geliyor.
Çavuşzade’nin torunları 1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu’ndan sonra Sekban, Seymen, Emin, Deli Ahmet, Sürmen, Azizoğlu, Küçükali, Aksoy, İsmailoğlu, Keleş, Sezgin, Hacıcaferoğlu, Aslan, Genç, Türkgenç, Başaran, Yücel ve Gençtürk soyadlarını alırken, bugün bu ailelerin nüfusu Sürmene ilçesinin neredeyse toplam nüfusunu oluşturuyor.
Konuyla ilgili bilgiler veren ve soy kütükleri ile ilgili araştırmalar yaptıklarını belirten Taner Seymen (40) Sürmene ilçesinde Çavuşzadeler ve Deli Ahmetler olarak bilinen sülalenin ilçe nüfusunun neredeyse tamamını oluşturduğunu söyledi. Seymen, Osmanlıca bilen büyüklerinin yaptığı araştırmalara vurgu yaparak “Deli Ahmetler Trabzon’un Sürmene ilçesinde geniş bir topluluğu bünyesinde bulunduran Çavuş İbrahim Ağanın torunlarıdır. Fatih Sultan Mehmet Han, Çavuş İbrahim Ağa’nın öz dayısıdır. Çavuş İbrahim Ağa, Trabzon’un Fethi sonrasında Sürmene ilçesine gelerek ailesi ile buraya yerleşmiş. Bir rivayete göre de İstanbul’daki Osmanlı sarayından Sürmene’ye Sürgün edildiği söylenir. Ancak bizim bildiğimiz Hristiyan yöre halkının ıslahat kumandanı olarak dayısı Fatih tarafından görevlendirildiği ve Humurgan Kariyesi’ne, şimdiki Sürmene ve civarına tayin edildiği yönünde. Bu sıralarda Çavuş İbrahim Ağa’nın 20 yaşlarında ve yeni evli olduğu, bir yıl sonra 1465 senesinde eşi Gülbedel Hatunu da İstanbul’dan getirterek, Sürmene Humurgan Kariyesi’nin en elverişli yeri ve en hakim tepesini teşkil eden Kumanit’i yurt edindiğini biliyoruz. Burası o zamandan beri beri kendisine izafeten Çavuşlu olarak adlandırılmıştır” dedi.
Çavuş İbrahim Ağa’nın 1473 senesinde emrindeki askerlerle Otlukbeli Muharebesi’ne iştirak ettiğini, padişah ve kumandan dayısı Fatih’in saflarında Akkoyunlu hükümetinin ortadan kaldırılmasında başarılar gösterdiğini kaydeden Seymen “1900’lü yılların başına kadar Çavuşzade’nin tüm torunlarının Sürmene’de yaşadığını ancak 1. Dünya Savaşı’nda bölgeyi işgal eden Rus Ordusu içerisinde bulunan Rum ve Ermeni çete hareketi nedeniyle muhacirliğe ve göçe zorlanmışlardır. Çavuşzade torunlarının bir kısmı Bayburt bir kısmı Bafra’ya kadar göç etmiş, çocuk ve kadınlar emniyetli bir yere bırakılıp tekrar Humurgan’a geri dönülmüştü. Genç Mehmet Ağa ve Seymen Ağa, Deli Ahmet Ağa, önderliğinde Ermeni çeteleri hezimete uğratılmıştır. Ruslar’ın Sürmene’yi işgali ile büyük dedemin babası İsmail Ağa’ya ait olan konak Ruslar tarafından hapishane ve karargah olarak kullanılsa da daha sonra geri alınmıştır” diye konuştu.
Cavuşzade’nin torunlarının 1934 soyadı kanunundan sonra Sekban, Seymen, Emin; Deli Ahmet diye bilinen kolun ise Sürmen ve Azizoğlu soyadlarını aldığını kaydeden Seymen “Yine ilçemizde soyadı kanunu ile Küçükali, Aksoy, İsmailoğlu, Keleş, Sezgin, Hacıcaferoğlu, Aslan, Genç, Türkgenç, Başaran, Yücel, Gençtürk gibi birçok soyadı taşıyan sülaleler Çavuş İbrahim ağanın öz torunlarıdır. Bugün bu sülaleler ve aileler neredeyse Sürmene nüfusunun tamamını oluşturmaktadır” ifaderini kullandı.