Türkiye yazarı Cem Küçük, Simit Sarayı'nın Türkiye'nin yerli ve milli sermayelerinden biri olduğunu yazdı ve "Simit Sarayı batıyor" diye yaygara koparıldığını bunun gerçeği yansıtmadığını vurguladı.
Olayı araştırdığını ifade eden Cem Küçük, "Toplam borç nakdi ve gayri-nakdi 150 milyon dolar civarında, bunun 30 milyon doları da teminat mektubu. Simit Sarayı'nın ödeyemediği tek bir kredi yok. Çalışanlarına borcu yok. 12 bin aktif çalışanı var." diye yazdı ve Ziraat Bankası'nın bu girişiminin şirketi kurtarma çabası olmadığını söyledi. 'Neden böyle algı yapılıyor?' diye soran Küçük cevabını da kendisi verdi:
"Çünkü birileri Simit Sarayı gibi millî şirketlerin batmasını istiyor."
İşte Cem Küçük'ün o yazısından bir kısım:
Simit Sarayı kadar başınıza taş düşsün
Simit Sarayı Türkiye'nin yerli ve millî sermayelerinden
biri. Türklerin kendi içinden büyük markalar çıkaracağının kanıtı.
2015'te New York'taki dükkânında arkadaşlarımızla kahvaltı
ettiğimizde acayip gururlanmıştık. Çok basit bir fikrin nasıl dünya
çapında marka olduğunu en güzel örneği Simit Sarayı.
Tabii bu ülkede yapılan her güzel şeye başta muhalif yayın
organları olmak üzere düşmanlık edenler var. Simit Sarayı batıyor
diye yaygaraya hemen başlamışlar bile. Simit Sarayı'nın
battığı yok ama ellerini ovuşturup pusuda batsın diye bekleyenler
var.
Dün Cumhuriyet gazetesinde "Yandaşın Can Simidi" diye
haber yapmışlar. Haberi okuyunca içeriğin Simit Sarayı'ndan çok
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın avukatlarıyla ilgili olduğunu
görüyorsunuz. Haberde Simit Sarayı'nın borcunun 500 milyon dolar
olduğu yazıyor. Ben bunu sordum araştırdım, işin aslı asla böyle
değil.
Toplam borç nakdi ve gayri-nakdi 150 milyon dolar civarında, bunun
30 milyon doları da teminat mektubu. Simit Sarayı'nın ödeyemediği
tek bir kredi yok. Çalışanlarına borcu yok. 12 bin aktif çalışanı
var. Türkiye'nin gururu bir şirket. Ziraat Girişim Sermayesi
Yatırım Ortaklığı'nın yaptığı da bağış ya da hibe değil. Şirketi
kurtarma hiç değil.
(...)