CHP'nin boykot kararının ardında ne var? Hande Fırat yazdı

Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi ve yazarı Hande Fırat, bugünkü köşesinde CHP’nin CNN Türk kanalına uyguladığı boykotu değerlendirdi. Fırat, CHP'nin boykotunun "Bazı medya sitelerinde iddia edildiği gibi ambargonun “Gece Görüşü’ndeki son tartışma” ile ilgisi yok." ifadelerine yer verdi.

CHP'nin CNN Türk'ü boykot etmesi gündemedekini yerini korumaya devam ediyor. Hürriyet yazarı Hande Fırat bugünkü yazısında boykot kararına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

"Ambargolar" başlıklı köşe yazısında medyaya yönelik ambargolar ve boykotlara değinen Fırat, CHP'nin bu boykotla tabanını konsolide etmek istediğini söyledi.

Sürecin perde arkasını aktaran Fırat, ''bir gün gelir sorun çözülür ve CHP açısından en kritik yayınları CNN Türk yaparsa şaşırmayın'' dedi.

İşte Hande Fırat'ın o yazısından bir bölüm:

(...)

CHP’NİN KARARININ ARKASINDA NE VAR?

AK Parti ambargo uygularken CNN Türk Ankara Temsilcisi idim. AK Partili yöneticilerle o dönem birçok görüşme yaptım. CHP görüşmesine ise CNN Türk Genel Müdürü Murat Yancı’nın isteği üzerine katıldım. Amaç, “seçim dönemine ilişkin rahatsızlıklarını ileten CHP yönetimine” CNN Türk’te değişen yönetimi anlatmak ve karşılıklı sorunları çözmekti. Kapıdan çıktığımızda “CHP’li bir üst düzey kaynağa atfen” görüşme medyaya sızdırılmıştı. Sonraki günlerde açıklamaları, sızdırılan başka haberleri, yorumları izledim, okudum. Şimdi tüm tartışmaları geçip temel sorunla başlıyorum.

Türkiye’de hatırı sayılır bir izleyici grubu tartışma programlarını izliyor. Adı üstünde, tartışma programları farklı tarafları bir araya getirir.

Milletvekilleri tartışma programlarına çıkmıyorlar. Partilerin gerekçeleri şöyle: “Beni tek çıkarın, o siyasi parti milletvekili çıkarmıyorsa ben de çıkarmam, ayrı ayrı söz verin, tartışma programlarına katılmıyoruz, o vekil ile çıkmam, o parti ile çıkmam...”


Dönem dönem siyasi partiler bazı medya gruplarına ambargo uyguluyor.

Yayıncılar tartışma programı yapmak, üstelik beş gece farklı konuk bulmak için ciddi bir çabanın içine giriyor.

Vekâlet yayıncılığı: Yukarıda yazdığım tablo vekâlet yayıncılığını zorunlu hale getirdi. Programlar partili hukukçular, partili gazeteciler, partili öğretim üyeleri ile doldu. İşin gerçek sahipleri yayınlara çıkmayınca gazeteci, hukukçu, öğretim üyesi daha da partilileşti, daha da radikalleşti. Vekâlet yayınları sürerse, ilk seçimde bu isimlerin bir kısmı milletvekili olur. Yayıncılar da vekâlet yayını yapacak yeni hukukçu, gazeteci ve öğretim üyesi bulur.

Dolayısıyla temel sorun, siyaset ve medyanın vekâlet yayınlarını azaltmak için bir formül bulabilmektir.

(...)

Hande Fırat'ın yazısının tamamı