Libya tezkeresi tartışmaları sürerken Akşam yazarı Kurtuluş Tayiz de bir değerlendirmede bulundu. CHP'nin tutumuna dikkat çeken Tayiz, CHP’nin duruşunda hep bir Türkiye karşıtlığının kendini gösterdiğini söyledi.
Hükümetin Akdeniz’deki çıkarlarımızı koruyabilmek için Libya asker konuşlandırmak istediğini söyleyen Akşam yazarı Kurtuluş Tayiz, buna Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail’den daha önce CHP'nin engel olmaya çalıştığını söyledi ve Ünal Çeviköz’ün tezkereyle ilgili yaptığı konuşmaya dikkat çekti.
Kurtuluş Tayiz, "Oysa Türkiye kazandığında CHP de kazanıyor. Türkiye kaybettiğinde CHP kazanmıyor ki!" diyerek CHP’nin Türkiye karşıtı cepheyle kurduğu duygudaşlığın nedenlerini anlamadan CHP’yi çözmenin mümkün olmadığını ifade etti.
Libya tezkeresi karşısında CHP’nin kendini öfke nöbetine kaptırdığını söyleyen Tayiz, "CHP’nin “Cumhuriyet’in kurucu partisi olduğu” tezi tabii iktidarın da işine geliyor. Böylece belki CHP’ye biraz ülkeyi ve devleti sahiplenme sorumluluğu kazandırılır diye düşünülüyor. Ancak CHP’nin “Cumhuriyetin kurucu partisi olduğu” tezi, bu yüzyılın ideolojik mitlerinden biri. CHP’yi çok yanlış anlamışız, benden söylemesi." diye yazdı.
İşte Kurtuluş Tayiz'in o yazısı
CHP'yi çok yanlış anlamışız!
CHP’nin iç veya dış politikası iktidar-muhalefet denklemi içinde kalarak değerlendirildiğinden hep yanlış sonuçlara varılıyor. CHP’nin iktidara karşı farklı, alternatif ya da karşıt politikaları yok aslında; üstü kazındığında CHP’nin duruşunda hep bir Türkiye karşıtlığı kendini gösteriyor.
Hükümetin Akdeniz’de izlediği politika ve Libya hamlesi, CHP’nin başını çektiği muhalefet cephesi için turnusol işlevi gördü. Libya ile yapılan işbirliği ve sürpriz anlaşmalar Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile İsrail’i şaşırttı, morallerini bozdu ve üzdü; Türkiye’nin başarısı karşısında bu devletler ve İttifak ülkeleri, büyük bir yenilgi duygusu yaşadı ve öfke krizi geçirdi.
Türkiye’nin Libya’da gösterdiği başarı karşısında CHP’nin de hükümete karşı benzer duygular içinde olduğunu görüyoruz. CHP kendisini kaybeden-yenilen tarafta neden konumlandırıyor, kendisini neden Akdeniz’deki Türkiye karşıtı cepheyle özdeşleştiriyor? Oysa Türkiye kazandığında CHP de kazanıyor. Türkiye kaybettiğinde CHP kazanmıyor ki! CHP’nin Türkiye karşıtı cepheyle kurduğu bu duygudaşlığın nedenlerini anlamadan CHP’yi çözmek mümkün değil.
CHP Grubu adına söz alan Ünal Çeviköz’ün tezkereyle ilgili yaptığı konuşma tam bir rezaletti. Çeviköz, tezkereyi “sarayın siparişiyle Silahlı Kuvvetlerini Libya çöllerinde savaşa göndermek” olduğunu söyledi. Libya’dan vazgeçmek Akdeniz’den vazgeçmek değil de nedir? Bu zihniyet Akdeniz’i daha peşinen Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail’e terk etmiş durumda. Türkiye’nin Akdeniz’den vazgeçme lüksü var mı? Elbette yok! Peki bunu Çeviköz bilmiyor mu?
Bakınız, Libya tezkeresi karşısında CHP’nin kendini kaptırdığı öfke nöbetine. Hükümet, Akdeniz’deki çıkarlarımızı koruyabilmek için Libya’da asker de konuşlandırmak istiyor. Buna Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail’den daha önce CHP engel olmaya çalışıyor. Bu normal mi? Akdeniz’i çıkardığınızda Türkiye’den geriye ne kalır? Antalya körfezine hapsedilen Türkiye’nin “büyük devlet” olma iddiası kalır mı?
CHP’nin “Cumhuriyet’in kurucu partisi olduğu” tezi tabii iktidarın da işine geliyor. Böylece belki CHP’ye biraz ülkeyi ve devleti sahiplenme sorumluluğu kazandırılır diye düşünülüyor. Ancak CHP’nin “Cumhuriyetin kururcu partisi olduğu” tezi, bu yüzyılın ideolojik mitlerinden biri. CHP’yi çok yanlış anlamışız, benden söylemesi.