Sabah yazarı Engin Ardıç, "Çık dışarıya oynayalım" başlıklı yazısında Ali Babacan'ın kurulması sürekli ertelenen partisinin gizli lideri olduğunu iddia ettiği Abdullah Gül'e yüklendi.
Abdullah Gül'ün neden perde arkasında olduğunu irdeleyen Endin Ardıç, "Ne korkuyorsunuz? "Hain" damgasını yemekten mi? Onu çoktan yediniz bile." ifadelerini kullandı.
Engin Ardıç yazısında Gül'ün nasıl cumhurbaşkanlığı yaptığını ele alarak "Cumhurbaşkanlığınızı da, sivil iktidarla Kemalistler arasındaki zıtlaşmaya ve işin inada binmesine borçlusunuz. Laf aramızda, cumhurbaşkanlığınız da biraz "Çankaya Noterliği'ne" benzememiş miydi?..." dedi.
İşte Engin Ardıç'ın o yazısı:
Sağır sultan bile duydu: Şu kurulup kurulup da bir türlü kurulamayan mahut partinin "görünür" lideri Ali Babacan... Perde arkasında "gizli lideri" Abdullah Gül... O perdenin de daha bir arkasında, işin "mutfağında" Hayrünnisa Gül...
Perdeyi iyice aralarsanız da en arkada, mutfağın ateşine benzin taşıyan Amerika Birleşik Devletleri, CIA, Pentagon, IMF falan filan.
Fakat Abdullah Bey neden gizli?
Öyle ya, insan çıkar açık açık "ben Tayyip
Bey'e karşıyım"der.
Ne korkuyorsunuz?
"Hain" damgasını yemekten mi?
Onu çoktan yediniz bile.
Perde arkasından liderlik nerede görülmüş? Lider çıkar ortaya açık
açık tavır takınır. Bütün sorumluluğu da üstüne alır.
Partinin kimliği ve çizgisi de liderin "şahsında mündemiç"
olur.
Öbür türlü ona lider demezler, gizli güçler anlamında
"camarilla" derler.
Abdullah Bey'in tavrı, daha önce de sergilediği gibi "armut pişsin
de ağzıma düşsün" tavrıdır. Elini taşın altına sokmayacak,
taşı getirip avucuna bırakacaklar.
Bu tavırla da, ancak kendini hiç ummadığı bir anda cumhurbaşkanı
adayı bulan ve buna kendisi de şaşan Ekmeleddin İhsanoğlu kadar
başarılı olunabilir...
Lider "kapalı kapılar ardında yabancılarla iş bitirmez" ve
bununla yetinmez...
Lider kaçak güreşmez.
Gerekirse hapse de girer, yatar çıkar. Tayyip Erdoğan gibi.
Cem Uzan, Erdoğan'a hakaret etmiş, işin ucunda hapishane görününce
de geri basmış, özür dilemişti.
Affedildi. Cem Uzan'ın siyasi hayatı da o gün orada bitti.
Abdullah Bey, siz lider misiniz, arkadaş yardımıyla "yoklukta" bir
yerlere gelmiş bir politikacı mı?
Başbakanlığınız sadece "emanetçilik" olmuştu, bunu siz de
biliyorsunuz.
Cumhurbaşkanlığınızı da, sivil iktidarla Kemalistler arasındaki
zıtlaşmaya ve işin inada binmesine borçlusunuz.
Laf aramızda, cumhurbaşkanlığınız da biraz "Çankaya Noterliği'ne" benzememiş miydi?...
Atın şimdi kendinizi ortaya, "alternatif" misiniz değil misiniz
görelim.
Hiç görünmeyeceksiniz, sizin yerinize iş bitirecekler, üç yıl sonra
kendinizi hop diye Külliye'de bulacaksınız...
Hani ya güzel nane şeker...
***
Dış desteğiniz çok kuvvetliymiş, öyle diyorlar.
Çıkın sütre gerisinden, bir de iç desteğinizi görelim.
Seçim Amerika'da yapılmayacak ki, burada yapılacak.
Anketler falan yapılsın, size yüzde kaç görünüyor bilelim.
Basında şimdilerde "Babacancılık"a soyunmuş eski "gizli Meralciler"
de karalar bağlasınlar...
Bunca rezaletten sonra artık "Ekremcilik" de yapamıyorlar
gariplerim.