Karar yazarı Akyol, "Cumhurbaşkanı ve parti başkanı Erdoğan bu defa partisinin kuruluş ve icraatını övmedi, hatta 18. Yıl mesajında 'dün bitti, geçti gitti' diye konuştu" tespitini yaptı.
Akyol, yeni sistemden iktidar çevrelerinin şikayetlerini belirttiği yazısında, Erdoğan'ın "devleti yönetme tarzında da partiyi yönetme tazında da önemli değişimler olacağını sanmıyorum." dedi.
Karar gazetesi yazarı Taha Akyol, "Yeni AK Parti" başlıklı bugünkü yazısında, iktidarın yerel seçimlerde ve yenilenen İstanbul seçiminde beklemediği çapta bir kayıp yaşadığını belirterek, "bu kaybın sebepleri ve ne gibi yeni politikalar gerektiği konusunu kurumsal bir davranış olarak müzakere edilmediğini" belirtti.
Taha Akyol'un yazısında yer verdiği ifadeler şöyle:
Mahalli seçimlerde iktidar blokunun şehirlerde büyük kayba uğraması, özellikle de İstanbul’u 800 bin oy farkıyla kaybetmesi son derece önemli bir olaydı.
İktidar beklemediği çaptaki bu kaybın sebepleri ve ne gibi yeni politikalar gerektiği konusunu kurumsal bir davranış olarak müzakere etmedi. Gerçi Erdoğan, grup toplantısında “mesajı aldık, atmamız gereken adımları atacağız” diye konuştu fakat alınan mesajların ne olduğu ve hangi adımların atılacağı henüz açıklanmadı.
ESASLI SEBEPLER
Muazzam propaganda gücüne sahip bir iktidar kendisini anlatamamış olamaz. Kaybın esaslı sebepleri olmalı. Parti kurullarında bunlar tartışılmıyor ama iktidardan sızan yakınmalarda bunları görmek mümkün:
. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, iktidar milletvekillerinin kendilerini Züğürt Ağa’ya benzetmeleri gösteriyor ki, ‘Gazi Meclis’ yeni sistemde ciddi bir zaafa uğramıştır.
. İktidar yanlısı Sabah Gazetesi’nde Okan Müderrisoğlu “partici kimliği Cumhurbaşkanına yakıştırılamıyor” diyerek sistemin bu en önemli özelliğinin seçmen kitlelerini rahatsız ettiğini yazdı. Gerçekten parti başkanlığı ile devlet başkanlığı birbirine karışmıştır.
. Parti sözcüsü Ömer Çelik, sistemde “yer yer kireçlenme, tıkanma” olduğunu, “yeterince verim alınamadığı şeklinde şikayetler” bulunduğunu söyledi.
. En etkilisi, ekonominin iyi yönetilemediğini kitlelerin hissetmesidir. Patlayan bütçe açıkları, dış açık ve borçlar biliniyor. Krizin “dış saldırı” olduğuna iktidarın taraftarları inansa da şehirli seçmen inanmadı; ‘Beka, Yunan, Pontus’ söylemlerine inanmadığı gibi.
Listeyi uzatmıyorum. Bunlar esaslı sorunlardır. Yeni sistemde denetim ve dengenin iyi kurulamadığı, yetkilerin bir elde toplanmasıyla kurumların aşındığı, bu yüzden sistemin yönetebilirlik kapasitesinin düşük olduğu açıktır.