Büyükdere Caddesi'nin Zincirlikuyu bölgesinde akşam 19.00 sularında metrobüs durağına gitmek üzere kaldırımda yürüyen Hasan Aydın, yandaki inşaatın duvarına asılı reklam panosunun üstüne devrilmesi sonucu hayatını kaybetmişti.
Sabah yazarı Hıncal Uluç, konuyu köşesine taşıyarak "Bu kaza (Ya da cinayet tabii) Ikea'nın 46 milyon dolar ödediği Amerika'da olsaydı eğer, Aydın ailesi, bugün değilse de yarın dolar milyoneriydi.." ifadelerini kullandı.
Hıncal Uluç Zincirlikuyu trafiğini defalarca yazdığını hiçbir şeyin değişmediğini ifade etti ve "Sonra "Her şey çok güzel olacak" diye sen geldin İmamoğlu Başkan.. Oldu.. Her şey, eski tas, eski hamam, yalnız tellaklar değişti. O oldu, sadece.." dedi.
"Vali Valiliğini, Belediye Başkanı, Belediye Başkanlığını hatırlasın" diyen Uluç, yazısında şu cümlelerle Ekrem İmamoğlu'na seslendi:
Hiç saat 19.00 sularında, Zincirlikuyu'dan geçtin mi, Ekrem Başkan?. Benimle geçmek ister misin bir gün?. Laf ola soruyorum. Yüzümü görmek istemezsin, eski dostum, kardeşim.
Beylikdüzü'ndeyken öyleydik. Sonra makamınla beraber burnun da büyüdü. Seni tanıyamaz oldum.
Mezarlık kapısı hemen orda.. Üzerinde "Her canlı ölümü tadacaktır" ayeti yazılı kapı hani.
..Ve o kapının önündeki yolda, her an ölümü tatma ihtimalimiz var, bilir misin Başkan?.
Bir gününü ayır (Aldırma laf ola söylüyorum işte) 19.00 sularında benimle gel sana manzarayı göstereyim..
Orada Büyükdere Caddesi 6 şerit.. Yazı ile altı.. 40- 50 metre içinde sağa üç çıkış var.. Önce şehir içine, Taksim'e kadar giden cadde.. Hemen ardından E-5 çıkışı.. Onun da hemen ardında Boğaziçi Köprüsü çıkışı.. İlk üç şeridi bu çıkışları alacak olanlar, hem de nasıl denetimsiz, keyfi işgal ederler ki, en sağdaki otobüs ve minibüs duraklarına araç yanaşması, yanaşsa, çıkıp tekrar Barbaros Bulvarı'na inmek için en sol şeritlere geçmesi, nerdeyse yarım saat sürer, o saatlerde..
Bu yüzden İmamoğlu Başkan, bu yüzden, senin belediye otobüslerin de, senin ruhsat verdiğin minibüsler de, yolcularını üçüncü, hatta dördüncü şeritte indirir bindirirler.. Yani yolun ortasına..
O saatte hem de nasıl tıklım tıklım akan trafiğin ortasına bırakırlar insanları..
Durakta bekleyenler de, üç şerit ötede duran otobüs, minibüse binmek için kendilerini o müthiş trafiğin içine atarlar, koşarak.. Her ama her gece..
Her sabah.. Her saat.. Her gün ve yıllardan beri..
Bir Belediye Başkanı gelip de "Ne oluyor" demedi.. Bir vali çıkıp da "Bu ne rezillik" diye Emniyet ve Trafik müdürlerini fırçalamadı..
Bin defa yazdım bu köşede.. Bin defa.. Cevap vermeye bile tenezzül etmediler..
Sonra "Her şey çok güzel olacak" diye sen geldin İmamoğlu Başkan..
Oldu.. Her şey, eski tas, eski hamam, yalnız tellaklar değişti. O oldu, sadece..
İki vinç gelip, sakat reklam panosunu sağlamlaştırdı.
Ne zaman?. O umurunda olmayan pano adam öldürünce..
Zincirlikuyu trafiği de, kendi şehidini bekliyor ki, Vali Valiliğini, Belediye Başkanı, Belediye Başkanlığını hatırlasın..
Evet "Şehit" dedim.. Bu ülkede ölümleri ile, ihmalcileri dürtenler ve başka ölümleri önleyenler niye şehit olmasın ki?.
Biz İstanbullular, hep "Niyazi" mi olacağız, yani?.