Ataklı iki isme dair aktardığı kulis bilgisini yorumlarken, "İktidarın çok zora girdiğini biliyorlar. Bir an önce kendilerini dışarı atıp uzaklaşmak istiyorlar. Faciaya dışarıda yakalandıklarında hiç dönmeme ya da kendilerini kurtarma şansları olabileceğini düşünüyorlar" ifadesini kullandı.
Can Ataklı'nın "Washington için sarayın iki adamı birden yarışta" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Bugün de sizlere uzaklardan Amerika'dan bir dostumdan aldığım bilgiyi aktarmak istiyorum.
Beyaz Saray'la da ilişkileri olan bu dostum, konumu gereği AKP'nin üst düzey yöneticileriyle de sıkça görüşüyor.
Hafta sonunda aradı.
“Buraya gelen heyet sayısında hayli artış oldu” dedi.
Bu doğal. Özellikle Suriye krizi, Rusya ile ilişkiler, S-400'ler ve F-35'ler olayları göz önünde bulundurulduğunda çok sık ziyaretler yapılması şaşırtıcı değil.
Ayrıca çok sayıda Amerikan heyeti de Ankara'da. Dostum, “Tabii bunlar doğru da, başta büyükelçilik olmak üzere şu sıralar herkes ay sonundaki Birleşmiş Milletler toplantısı sırasında Erdoğan-Trump görüşmesini sağlamak için çalışıyor” dedi.
Biliyorsunuz Erdoğan, güvenli bölge konusunda Amerika'ya üç hafta süre verdi.
Bu süre Birleşmiş Milletler toplantısına denk geliyor.
Demek ki Trump'la bu sırada bir görüşme bekliyor ki zaten bu konuda kamuoyunda da bir beklenti oluştu.
Yani ay sonu Erdoğan-Trump görüşmesinin olabilmesi için her türlü fedakarlık yapılacak.
Amerika'daki dostum, “Bunların ötesinde bir de Washington Büyükelçiliği için başlayan bir yarış var, kokusu buralara kadar geldi” diye ilginç bir şey söyledi.
Merakla, “Nedir?” diye sordum haliyle.
Dostum, “Büyükelçi Serdar Kılıç belki iyi biri ama son derece yetersiz. Çünkü sarayın hakimiyeti çok ağır, elinden hiçbir şey gelmiyor, gerçi kendisi de pek istekli değil” dedikten sonra ekledi, “Görevi bir süre sonra bitecek, yerine kim gelmek istiyor biliyor musun?”
Nereden bileceğim, tabii ki bilmiyorum. “İki isim var” dedi; “Biri İbrahim Kalın, diğeri de MİT Müsteşarı Hakan Fidan.”
Ama her iki ismi duyunca da çok şaşırdım.
Çünkü, sarayın en güçlü adamı olarak bilinen, Erdoğan adına yetki bile kullanabilen, bakan olmadığı halde bakanlar kurulunun sözcülüğünü yapan İbrahim Kalın, neden bu büyük gücü bıraksın da Washington'a gitmek istesin.
Aynı şekilde Erdoğan'ın sağ kolu gibi çalışan, yanından hiç ayırmadığı Hakan Fidan neden yurt dışına gitmek ister?
Benim yorumum şu: İktidarın çok zora girdiğini biliyorlar. Bir an önce kendilerini dışarı atıp uzaklaşmak istiyorlar. Faciaya dışarıda yakalandıklarında hiç dönmeme ya da kendilerini kurtarma şansları olabileceğini düşünüyorlar.