MİLLİ Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD'nin Türkiye'den S-400 alımını ertelemesini talep edip etmediğine ilişkin "Bunlar birbirinden bağımsız, münferit olaylar değil. Konuşmalar, görüşmeler içinde benzer şeyler oluyor. Bizim cevabımız bu konuda 'biz anlaşmayı, sözleşmeyi yaptık, Rusya ile gayet iyi ilişkilerimiz var, bu çerçevede bu alım işlemleri devam ediyor'. Biz diyoruz ki 'S-400 done deal' (Anlaşma bitti), onlar ise 'no deal is a done deal' (Hiçbir anlaşma bitmiş değildir) diyorlar" dedi.
Bakan Hulusi Akar, yazılı ve görsel basının Ankara temsilcileri ile Milli Savunma Bakanlığı'nda düzenlenen iftarda bir araya geldi. Bakan Akar, İdlib'deki son gelişmelere ilişkin 3,5 - 4 milyon insanın yaşadığı bölgede istikrarı ve ateşkesi sağlamak için yoğun çaba gösterdiklerini belirtti. Bunu büyük ölçüde yerine getirdiklerini ifade eden Akar, "Rejim bu statükoyu bozmak için elinden gelen her türlü gayreti gösteriyor, varil bombaları, havadan, karadan bombalama dahil. Orada son 1 ay içinde ciddi bir nüfus hareketi oldu. 243 bin diye başladı, 350 bine varacak şekilde güneyden kuzeye doğru nüfus yer değiştirdi. Bu ürkütücü bir yer değiştirmeydi. Birleşmiş Milletler de buna duyarlılık gösterdi. Hemen açıklamalarda bulundular, ateşkesin sağlanması ve idamesini istediler. Eğer bu devam etseydi oradan çıkacak 3,5- 4 milyon yeni trajedinin başlangıcı olacaktı. Türkiye yetmez Avrupa, Avrupa yetmez belki de ABD'ye kadar bu göç devam edecek, bu sefalet, dram sürecekti. Çok şükür şu anda bu engellenmiş görünüyor" dedi.
'Sürecin devam etmesine gayret
gösteriyoruz'
İdlib'de ateşkes ve istikrarı sağlamak için yoğun çaba
harcadıklarını ifade eden Akar, "Bu durumun sürdürülmesi için
evvelsi gün Sayın Şoygu ile bir daha telefonda görüştük. Daha
önceki görüşmelerimizin sonucunda heyetler geldi gitti.
Görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Rejimin mutlaka kontrol edilmesi,
rejimin saldırılarının durdurulması gerektiğini kendilerine ifade
ettik. Onlar da çalışacaklarını söylediler. Rusya ile
konuşmalarımızı, görüşmelerimizi sürdürmek suretiyle bu mutabakat
muhtıralarında belirtildiği şeklinde bu sürecin devam etmesine
gayret gösteriyoruz" diye konuştu.
'Çekilme kesinlikle yok'
Çatışmaların Türkiye'nin bölgedeki gözlem noktalarına kadar
yaklaştığı hatırlatılarak çekilme olup olmayacağı
sorulan Akar "Kesinlikle böyle bir şey yok. Hiçbir yerde
yok. TSK nerede olursa olsun bulunduğu yerden geriye bir tek
adım dahi atmayacak" yanıtını verdi. Akar, bölgedeki kritik, hassas
durumları yönetmeye çalıştıklarını bildirerek, "Bunları bir şekilde
Türkiye-Rusya Federasyonu mutabakatını bozmayacak şekilde götürmeye
çalışıyoruz" dedi.
Rejimin bölgedeki alan hakimiyetini artırmak için ciddi gayretinin
olduğunu ifade eden Bakan Akar, "İdlib'i almaya kendine hak
görüyor. Biz de 'Bu sizin toprağınız olabilir fakat buradaki
insanlar sizin zulmünüzden kaçan insanlar' diyoruz. Dolayısıyla
anayasa yapılıncaya, seçimler yapılıncaya, hükümet kurulduktan
sonra diğer devletlerle birlikte biz de yapılması gereken neyse onu
yapacağız diyoruz" ifadelerini kullandı.
'Tedarik edilecek sistemlerden kimse rahatsız
olmasın'
Türkiye'nin ciddi hava ve füze tehdidi altında olduğunu belirten
Akar, "82 milyon insanımızı ve ülkemizi korumak ve kollamak için
hava savunma sistemi kurma ihtiyacımız açık. Bunun için tedbirler
almak da bizim görevimiz" diye konuştu. Tedarik edilecek
sistemlerin sadece savunma özelliğinin olduğunu vurgulayan Bakan
Akar, "Ülkemize eğer hava taaruzu veya füze atılırsa bunlara karşı
koruyacak bu sistem. Başka bir işlevi yok, zaten yapamaz.
Dolayısıyla bundan kimsenin rahatsız olmaması lazım" dedi.
Türkiye'nin S-400 tedarikinin F-35 müşterek savaş uçağı projesine bağlanmaya çalışılmasını anlamakta zorlandığını ifade eden Akar, "F-35 ortaklık protokolünün herhangi bir yerinde 'Ortaklardan biri S-400 alırsa ortaklıktan çıkarılır' diye bir madde var mı? Ortaklığın gerekleri nedir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti ortaklıkla ilgili ortaklık paylarını hiç aksatmadan ödeyen ülke. Ortak üretim çerçevesinde bize sipariş verilen malzemeler var. Bu malzemeleri de zamanında aksaksız ve eksiksiz olarak üreten ülke. Bunu da yaptık" dedi.
'2 uçak daha gelecek'
F-35 projesinin devam ettiğini dile getiren Akar, şunları kaydetti:
"4 uçak bize teslim edildi, 4 pilotumuz var şu anda ABD'de, 47
astsubayımız var bakım hizmetlerini yapıyor. Kasım ayında iki uçak
gelecek. Bu uçaklar geldiğinde konuşlanacakları yer Malatya hava
üssü. Oradaki inşaatlar da planlandığı şekilde devam ediyor. Yani
biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bize düşen neyse
sorumluluklarımızı ciddiyet ve samimiyetle yerine getiriyoruz.
Bundan kimsenin şüphesi yok. Bundan beklentimiz var doğal olarak
F-35 programının da planlı bir şekilde yürümesi, yürütülmesi."
Akar, konuyla ilgili görüşmelerin devam ettiğini belirterek, "Ciddiyetle, samimiyetle, istikrarlı bir şekilde hakkımızı, hukukumuzu sürekli masaya koymaya devam ediyoruz. Bunun da anlaşılmasın bekliyoruz. Zaman zaman bazı zorluklar olsa da gidişatta şu ana kadar keskin dönüşün olmadığını görmekten memnunuz" dedi.
'Yeni teklif geldi'
Patriot tedarikiyle ilgili de gelişmelerin olduğunu ifade eden
Akar, 28-29 Mart'ta yeni bir teklifin geldiğini, bununla fiyat,
teknoloji transferi, ortak üretim, teknolojisi güncellemesi
bakımlarından bazı şartların yenilendiğini bildirdi. Bununla ilgili
detaylı çalışmaların sürdüğünü aktaran Akar, "ABD, Türkiye'den
S-400 alımını ertelemesini talep etti mi?" diye sorulması üzerine,
"Bunlar birbirinden bağımsız, münferit olaylar değil. Konuşmalar,
görüşmeler içinde benzer şeyler oluyor. Bizim cevabımız bu konuda
biz anlaşmayı, sözleşmeyi yaptık, Rusya ile gayet iyi ilişkilerimiz
var bu çerçevede bu alım işlemleri devam ediyor. Biz diyoruz ki
'S-400 done deal' (Anlaşma, işlem bitti), onlar ise 'no deal
is a done deal' (Hiçbir anlaşma bitmiş değildir) diyorlar"
ifadelerini kullandı.
Hava savunma sistemi SAMP-T tedarikine ilişkin Eurosam ile
görüşmelerin devam ettiğini belirten Akar, "Ekim ayına kadar bu
çalışmalar devam eder ve bu konsept çalışmasını başarılı bir
şekilde tamamlayabilirsek o günden itibaren nasıl üretim
yapacağımızı tartışmaya, konuşmaya, görüşmeye başlayacağız"
dedi.
'Samp-T bataryasını konuşlandırmayı
önerdiler'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel
Macron ile NATO Zirvesi'ndeki görüşmesinin ardından kendisinin de
Fransız mevkidaşıyla bir araya geldiğini anımsatan Akar,
şunları söyledi: "Yaptığımız görüşmeler çerçevesinde bir
noktaya gelindi. Onlar bir Samp-T bataryasını Türkiye'de
konuşlandırmayı önerdiler. Bununla alakalı biz de çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. Onlar keşif yapacaklar. Şu anda
İncirlik'te İspanyolların bir Patriot bataryası,
Kahramanmaraş'ta ise İtalyanların Samp-T bataryası var. Bu iki
yerde incelemeler yapmayı teklif ettiler. Bu konu üzerinde, onların
intikali üzerinde çalışıyoruz. Eğer Cumhurbaşkanımız tarafından da
bu uygun görülürse önümüzdeki dönemde en azından bir, iyi niyet
göstergesi olarak, Türk-Fransız ilişkileri bakımından sembol olması
bakımından da böyle bir konu üzerinde çalışmamızı
sürdürüyoruz." Soru üzerine Akar, Fransızların bir batarya
teklifi yaptığını aktardı.
'Rusya'ya personel gönderdiğimiz gerçek'
S-400'lerle ilgili bazı TSK personelinin Rusya'ya eğitime gittiğine
yönelik haberler hatırlatılan Bakan Akar, "Bugünlerden başlamak
suretiyle önümüzdeki aylarda S-400 eğitimleri için Rusya'ya bizim
personel gönderdiğimiz gerçek. Bu rakamlar sürekli değişiyor. Her
birinin ayrı bir özelliği var. Bunlar giderek eğitim almaya
başladılar. Önümüzdeki aylarda da bu devam edecek" dedi.
'16 bin 677 ihraç var'
Bakan Akar, Türkiye'nin hudutlarına ve halkına karşı ciddi risk,
tehdit ve tehlikelerin olduğunu belirtti. Bunlara karşı mücadeleyi
aralıksız sürdürdüklerini söyleyen Bakan Akar, şöyle konuştu:
"Bunun birincisi FETÖ. Çünkü en tehlikeli düşman, en yakın
düşmandır. FETÖ'nün içimizden temizlenmesi için elimizden gelen
gayreti gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. FETÖ ile ilgili 15
Temmuz'dan itibaren bugüne kadar 16 bin 677 ihraç var. 7 bin 335
personel hakkında adli, idari işlem devam ediyor. Ayrıca Bakan
onayı ile 1567 personel de idari sebeplerle Silahlı Kuvvetlerle
ilişiği kesildi. Bu mücadele bitti mi? Hayır, bitmedi, devam
ediyor. Nasıl devam ediyor? Tamamen içinde bulunduğumuz kurallar
çerçevesinde. Kurallar da, yeni bilgi, belge veri çıktığı takdirde
yargı ile koordineli, ilgili komutanlıklarla koordineli bir şekilde
bunların gereği aksaksız, eksiksiz, aynı tempo, şiddetle yapılıyor.
Bakanlık olarak olayları yakınen takip ediyoruz, yasal yönden,
idari yönden yapılması gereken ne varsa bunların aksaksız ve
eksiksiz Milli Savunma Bakanlığı bünyesindeki bütün kurum, kuruluş
ve birliklerde aynı şekilde, şiddetle, tempoda yapılması için her
türlü tedbiri aldık, almaya devam ediyoruz. Burada bir
farklılık, bizim buna müsaade etmemiz söz konusu
değil."
'YPG eşittir PKK'
Diğer tehdidi terör örgütü PKK/YPG'nin oluşturduğunu belirten Bakan
Akar, "PKK'nın YPG'den hiçbir farkı yok. Kandil sözde bir
karargah. Orada sözde liderleri var. Bu sözde liderler bulundukları
sözde karargahtan YPG,PKK adı altında ne kadar terörist varsa
bunların hepsini yönetiyorlar. Bunun manası YPG eşittir PKK" diye
konuştu. DEAŞ'a karşı da mücadelenin devam ettiğini belirten Akar,
"Coğrafya ne kadar milletlerin kaderiyse Türkiye de bu coğrafyanın
kaderidir. Bunu herkes kabul edecek. Bunun dışında yaklaşım
sağlıklı bir yaklaşım değildir, barışı, huzuru, getirmez" şeklinde
konuştu.
'Dışarıda daha çok terörist olduğunu
görüyoruz'
Terörle mücadeledeki son rakamları da paylaşan Bakan Akar, şunları
söyledi: "750- 1000 yurt içinde terörist olduğundan bahsediyoruz. 3
bin Irak'ın kuzeyinde, 13 bin de YPG'yi PKK kabul ettiğimiz için
Suriye'de olmak üzere toplam 17 bin teröristten bahsediyoruz bize
risk, tehdit ve tehlike teşkil eden. 24 Temmuz 2015'te
başlayan operasyonlarla birlikte bugüne kadar etkisiz hale
getirilen terörist sayısı 15 bin 166 oldu. Bu teröristlerin 7
bin 903'ü sınır ötesinde, Irak'ın kuzeyinde etkisiz hale getirildi.
Bu da etkisiz hale getirilenlerin yüzde 52'sini oluşturuyor.
Dolayısıyla dışarıda daha çok terörist olduğunu görüyoruz.
İçeridekilerin Türkiye'yi terk ettiğini görüyoruz."
'Komşularımızın toprak bütünlüğüne
saygılıyız'
"Biz başta Irak olmak üzere tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne
son derece saygılıyız" diyen Bakan Akar, kimsenin toprağında
gözlerinin olmadığını söyleyerek, şöyle konuştu: "Fakat kimsenin de
toprağından ülkemize, halkımıza karşı tehdit, tehlike gelmesine
müsaade etmeyeceğimizi söylüyoruz. Kandil, Karacak orada durduğu,
Sincar'da teröristler olduğu sürece Iraklı dostlarımızın bize
anlayış göstermesini bekliyoruz. Bizim tek amacımız teröristlerin
etkisiz hale getirilmesi. Bazılarının bizim Suriye'nin, Irak'ın
kuzeyindeki teröristlerle alakalı açıklamalarımızı çarpıttıklarını
görüyoruz. Bunlar kesinlikle doğruyu yansıtmıyor. Bizim Kürt
kardeşlerimizle sorunumuz olmadığını, Kürtler ve Türklerin et ve
tırnak gibi olduğunu, aynı coğrafyayı ekmeği paylaştığını, bizim
hiçbir şekilde hedefimizde böyle bir şeyin söz konusu olmadığını,
tek amacımızın teröristleri etkisiz hale getirmek olduğunu her
zaman söylüyoruz. Aynı yerdeyiz. Dolayısıyla Irak'ın, Suriye'nin
kuzeyindeki teröristlerin etkisiz hale getirilmesine
çalışılıyor."
'Bunlar burunlarını dahi çıkaramıyorlar'
Yapılan başarılı operasyonlar sonucu terör örgütünün sözde
elebaşlarının büyük sıkıntı yaşadığını anlatan Akar,
"Başlattığımız Pençe Operasyonu ile TSK, Özel Kuvvetleri
Komutanlığı, MİT ve diğer kurum ve kuruluşlar müthiş bir takip
harekatı sürdürüyor. Bunlar burunlarını dahi çıkaramıyorlar. Bütün
harekat kabiliyetlerini kaybettiler. Dolayısıyla mağaralara,
inlere, çukurlara kendilerini mahkum ettiler. Bunun sonunun
olmadığını yukarıdakiler anladı. Bizim
temennimiz alttakilerin de bunu bir an önce anlayıp
gereğini yapmaları. Başarı şanslarının olmadığını her vesileyle
söylüyoruz" dedi.
'Kimseye saldırı içinde değiliz'
Ege Denizi'nde 'Güven Artırıcı Önlemler ve Davranış Kuralları'
başta olmak üzere işbirliğini geliştirmek amacıyla bir heyetin
Yunanistan'ın başkenti Atina'ya gittiğini hatırlatan Akar, "Çok
güzel hüsnükabul gördüler, güzel karşılandılar. Görüşmeler devam
ediyor ve görüşmeler cuma günü dahi devam edecek. Eğer gerekirse
uzatacağız bunları. Bugüne kadar Türkiye ve Yunanistan arasında
Ege'de, Doğu Akdeniz'de ve Kıbrıs'ta ne sorunlar varsa hepsini
masaya koyun dedik. Herkes kendi argümanını, savunmasını ortaya
koysun. Biz barıştan, dostluktan, iyi komşuluk ilişkilerinden
yanayız. Kimseyi tehdit etmiyor, kimseye saldırı içinde değiliz.
Sadece ve sadece bu asil milletin hakkını, hukukunu korumaya
çalışıyoruz" diye konuştu.
'TSK'yı kimse test etmeye kalkmasın'
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nin FETÖ'nün darbe girişiminin ardından
özellikle denizlerde güç kaybettiğine" yönelik bazı iddiaları
hatırlatan Bakan Akar, bu iddiların kesinlikle doğru olmadığını
vurguladı. Akar, "Çünkü yaptığımız operasyonlar ortada. FETÖ
olayından takriben 40 gün sonra Fırat Kalkanı, arkasından Zeytin
Dalı Harekatı, sonrasında NATO'ya karşı sorumluluklarımızı yerine
getiriyor, tatbikatlara katılıyoruz" diye konuştu. Mavi Vatan
Tatbikatı'nın başarıyla tamamlandığını, Denizkurdu- 2019
Tatbikatı'nın ise 130 geminin katılımıyla devam ettiğini vurgulayan
Bakan Akar, "Hiç kimse Türk Silahlı Kuvvetlerini test etmeye
kalkmasın, caydırıcılığı konusunda herhangi bir tartışmaya
girmesin. TSK etkin, caydırıcı, saygın ölürsem şehit kalırsam gazi
anlayışı içinde vatanımızın, milletimizin hakkını hukukunu korumaya
yönelik çalışmaya devam edecek" şeklinde konuştu.
Yeni askerlik sistemi
Yeni askerlik sistemini tüm detaylarıyla açıklayan Bakan
Akar, "Askerlik sistemi ile ilgili 1927'den beri devam eden
yasalarımız var. Değişen zaman, ihtiyaç ve imkanlar gibi etkenleri
de dikkate alarak Sayın Cumhurbaşkanımızın da direktifleri
doğrultusunda, öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK)
etkinliğini, caydırıcılığını, saygınlığını tam olarak temin edelim,
burada herhangi bir hata, eksiklik, yanlışlık olmasın diğer
taraftan da sistem öngörülebilir olsun şeklindeki yaklaşımla bu
sistemi kurgulamaya çalıştık" diye konuştu.
'Göründüğünden büyük bir olay'
Bakan Akar, yeni askerlik sisteminin TSK'nın ihtiyacının
karşılanması başta olmak üzere öngörülebilir, süreklilik, eğitim,
mesleki ve sosyal gelişim ihtiyaçlarıyla eğitimli insan kaynağının
etkin ve verimli kullanılması gibi özelliklere sahip olduğunu
belirterek "Bu çerçevede hazırlanan kanun teklifinin yasalaşmasıyla
1111 Sayılı Askerlik Kanunu ile 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek
Askeri Memurlar Kanunu kaldırılacak. Bununla ilgili diğer yasal
düzenlemeler de yeni çalışmayla birleşecek. Yeni askerlik
sistemi göründüğünden çok daha büyük bir olay. Bunu inşallah
kazasız, belasız tamamlayacağız. Burada önemli bir değişim,
dönüşüm, gelişme içindeyiz. Ülkemiz, milletimiz için en istenilen
çözümü yapmaya gayret gösterdik. İnşallah bu da bu şekliyle
gerçekleşmiş olacak" dedi.
'Sürdürülebilir bir sistem'
Bakan Akar, olabildiğince ayakları yere sağlam basan,
duygusallıktan uzak, tamamen objektif kriterlere bağlı,
sürdürülebilir, öngörülebilir bir sistem olması noktasında gayret
gösterdiklerini belirtti.
'İlave güç kaybına neden oluyor'
Bakan Akar, silah altına alınabilecek durumda şu anda 2 milyon 200
bin yükümlünün olduğuna işaret ederek şöyle
konuştu: "Bunlardan silah altına alınamayan yükümlülerin en
büyük bölümünü 1 milyon 600 bin ile öğrenim nedeniyle erteleyenler
oluşturuyor. Lisede, üniversitede, lisansüstü eğitimde olup da
askerliğini erteleyenler gayet normal. Fakat bunun yanı sıra askere
gitmeyi geciktirip bedelli askerliği beklemek için çeşitli yol ve
yöntemlerle üniversite veya lisansüstü eğitimi yapmak gibi
çalışmalara giren gençlerin olduğunu hepimiz biliyoruz. Mevcut
sisteme göre meslek yüksek okulu mezunları yedek subay
olamıyor ve kısa dönem askerlikten yararlanamıyor. Sırf bunlardan
yararlanabilmek için kendi mesleğini bırakıyor, üniversiteye
gidiyor, oradan 4 yıllık diploma almaya çalışıyorlar. Bu da
ilave güç kaybına neden oluyor. Mevcut sistemde her sene yaklaşık
700 bin genç 20 yaşını doldurarak askerliğe elverişli hale
geliyor. Bizim normal olarak askere alabileceğimiz sayı ise 400 -
420 bin arasında. Burada kalan yaklaşık 280 bin gencimizin durumu
ne olacak? Burada birikim oluyor."
'30 bin lira'
Bedelli askerlikle ilgili yapılan projeksiyonlara ilişkin de bilgi
veren Bakan Akar, "Biz '15 bin lira' dersek ne olabilir, '30 bin
lira' dersek ne olabilir, '50 bin lira' dersek ne olabilir diye tek
tek çalıştık. Hem Silahlı Kuvvetlerin hem gençlerin ihtiyacını
karşılamak bakamından en optimal çözümün 30 bin lira civarında
olması gerektiği ortaya çıktı" dedi.
Yeni askerlik sisteminde yükümlü kaynağının "yükümlü erbaş/er", "yedek astsubay" ve "yedek subay" olarak sınıflandırılabileceğini ifade eden Akar, bunların yanı sıra bedelli ve dövizli askerlik uygulamalarının da yer alacağını söyledi. Akar, askerliğe başvuranların bir kısmının bedelli, bir kısmının dövizli yapacağını diğerlerinin de "yükümlü erbaş/er", "yedek astsubay" ve "yedek subay" olacağını belirterek, "Yapılan hesaplamalar sonucu bir yılda 145 bin kişinin bedelli askerlik yapabilmesi mümkün. 145 binden fazla bedelli başvurusu olursa durum ne olacak? Milli Savunma Bakanlığı Askeralma Genel Müdürlüğünde öğretmenlerimizde, doktorlarımızda olduğu gibi kura olacak. Kuranın şekli yapılan tecrübelerden istifade edilerek belirlenecek" diye konuştu.
'Cüzi miktarda harçlık alacaklar'
Yeni sistemin lise ve altı mezunlarının yanı sıra lisans,
lisansüstü ve meslek yüksek okulu mezunlarından isteyenlere de
ihtiyaçlar kapsamında askerlik görevini er olarak yapabilme imkanı
tanıdığını vurgulayan Akar, şunları söyledi: "Bu gençlerimiz
gelecek, bedelli isteyenler dahil, bir ay temel askerlik eğitimi
yapacaklar. Millet olmanın, asker olmanın gereği burada bir aylık
eğitimi alacaklar. Bu program üzerinde önemle duruyoruz.
Gençlerimizin hem günlük hayatına hem de gelecek hayatlarına etki
edecek bilgileri içerecek bir eğitim vermeye çalışacağız. Bu bir
aylık eğitim süresince buraya gelen gençlerimiz her zaman olduğu
gibi cüzi miktarda harçlık alacaklar. Bir aylık eğitimin ardından
bedelli askerlik yapanlar ayrılacak ve faaliyetleri tamamlanacak"
şeklinde konuştu.
'2 bin lira civarında olacak'
Kıtalara gidenlerin ise 5 ay daha görev yapacağına işaret eden
Akar, "Temel askerlik eğitimi ile 6 ay bittikten sonra ihtiyaç ve
isteğin yanı sıra kadroya göre buradakilere 'İkinci bir 6 ay
er olarak maaşlı görev yapmak istiyor musun?' diyeceğiz. 'Evet'
demesi için bazı imkan ve fırsatlar da vereceğiz. Bu dönemdeki
aylık harçlık 2 bin lira civarında bir para olacak. Mehmetçik, 6 ay
daha burada görevini yapacak. Bunu yapmamız lazım; çünkü 6 aya
indirdiğimiz zaman kadrolarımız boşalacak. Öyle olmaması için
varsayımımız buradaki erlerimizin en az yarısının, üçte birinin
kalması esasına dayalı. Onların kalabilmesi için harçlık adı
altında maaş veriyoruz, ayrıca hizmet borçlanması, muhtaç asker
ailelerine yardım, deniz ve şehir içi toplu ulaşımdan ücretsiz
yararlanma, müzelerin ücretsiz ziyareti gibi imkanlar sağlanacak.
Askerlik bittikten sonra da TSK'ya personel temininde öncelik
kazanacaklar ve TOKİ'de önceliğe hak kazanacaklar. 6 aylık
askerliği er olarak yaptıktan sonra 6 ay daha maaşlı askerlik
yapanlara bu sürenin sonunda yeniden 'Kalmak ister misiniz' diye
soruyoruz. Eğer ihtiyaç, istek, performans değerlendirmesine göre
söz konusu Mehmetçik yeterli performansı, yeterli kriterleri
sağlayabiliyorsa sözleşmeli erbaş ve er veya uzman erbaş olarak
TSK'ya katılacak ve sözleşme yapılacak. Bu sözleşmesinin sonunda
maaş, OYAK, lojman, sağlık ve sosyal güvence ile ilgili bir takım
haklardan yararlanabilecek. Bu gençler okul, bedeni performans,
sicil gibi gerekli kriterleri sağlarsa belli bir kontenjan
dahilinde bir sınavı müteakip astsubay olabilecekler.
Astsubaylıktan belli bir süre geçtikten sonra belirlenen kriterleri
sağlayanlar da subay olabilecek. Er olarak başlayacak, subay olacak
belki de general olacak."
'Yedek astsubaylık hayata geçirilecek'
Bedelli ve dövizli askerlikten sağlanacak gelirle yükümlü erbaş ve
erlerin maaşları ile diğer giderlerin karşılanabileceğini kaydeden
Akar, "Bütçeye herhangi bir yük teşkil etmeden bu sistemin kendi
içinde dönmesini amaçlıyoruz. Yeni sistemle birlikte yedek
astsubaylık uygulaması da hayata geçirilecek. Yedek
astsubaylıkla, meslek yüksek okulunu bitirdikten sonra herhangi bir
şekilde zorlamayla 4 yıllık okul bitirmenize gerek yok diyoruz.
Mesleğinizi seviyorsanız bunu yapın, askerlikten dolayı bunu
değiştirmeye kalkmayın, böylece ara personel konusunda da sıkıntı
oluşmasın istiyoruz. Yedek astsubaylığa kontenjanların uygun olması
ve istemeleri durumunda lisans ve lisans üstü mezunları da
başvurabilecek. Buraya geldiklerinde 2 aylık temel ve sınıf
eğitiminin ardından maaşlı olarak 10 ay faaliyetlerini yapacak.
Toplamda 12 ayın bitirilmesinin ardından gençler isterse terhis
olabilecek. İstek, ihtiyaç ve kadroya göre kendilerine 'Kalmak
ister misiniz?' diye soracağız. Kalmak isteyenler astsubay olarak
devam edecek. Yine astsubaylığa müteakip istenilen kriterleri
karşıladıkları takdirde subaylığa geçebilecek" dedi.
'Bedelli 3o bin lira'
Akar, yedek subaylık sisteminin de devam edeceğini belirterek,
"Bedelli askerlik konusunda, 40 bin gösterge asteğmen maaşına
tekabül ediyor, asteğmen maaşı da bugün itibarıyla aşağı yukarı 5
bin küsür lira. Dolayısıyla 6 aylık asteğmen maaşından
bahsediyoruz. Bedelli 30 bin lira, dövizle askerlik ise bunun avro
karşılığı olacak. Bu bedel aynı kalmayacak. '40 bin gösterge'
diyoruz, asteğmenin maaşı her yıla göre değişiyor" dedi.
'Peşin olarak verecekler'
Yeni sistemin gündeme getirilmesinin ardından tek eleştirinin "30
bin liranın fazla olduğu" yönünde geldiğini aktaran Bakan Akar,
"Yaptığımız objektif çalışmalarda, projeksiyonlarda bunun normal
olduğunu değerlendiriyoruz. Bu sistemin karşılanması için bizim
buna ihtiyacımız var. Diğer türlü sistem kendi kendini
karşılayamıyor, desteklemiyor. Ayrıca bu miktar bir seferde, peşin
olarak verecekler" dedi.
Geçmiş dönemdeki bedelli askerlik uygulamalarının ücretlerini de hatırlatan Bakan Akar, "1987 yılında 2 bin 900 dolar, 1992'de 3 bin 200 dolar, 1999'da 8 bin 100 dolar, 2012'de 16 bin dolar, 2014'te 8 bin 300 dolar ve 2018'de 2 bin 860 dolar yani 15 bin lira. O günün şartlarına göre yapılan değerlendirmeler var. Bu her seferinde tartışma konusu olmasın ve öngörülebilirlikten dolayı herkes bilsin ki 'Ben bedelliden yararlanmak istersem 30 bin lira civarında para vermem gerek'."
'10 sene içinde subay olabilecek'
Sözleşmeli erbaş ve er olan bir gencin ne kadar sürede subay
olabileceğine yönelik soru üzerine Akar, "Burada kriterler var.
Kişilere bağlı. Sözleşmeli erbaş veya er olan birinin astsubay
olabilmesi için yüksek okul bitirmesi lazım. Onu, istenilen
performansı gerçekleştirecek, rütbe bekleme süresini tamamlayacak,
dolasıyla hesabı yapıldığında en geç 10 sene içinde subay
olabilecek" yanıtını verdi. Akar, "İster uzman, ister astsubay
olsun okulunu bitirme, sınavlara girme imkanları vereceğiz"
dedi.
'Çıkabilecek sorunlara karşı tedbirlerimizi
alıyoruz'
Sistemin kanunlaşmasıyla beraber silah altındaki askerlerin terhis
olup olmayacağı sorulan Bakan Akar, "Olabilir" yanıtını verdi.
Akar, sistemin hemen uygulamaya girip girmeyeceği sorusunu da
"Bunun kararını tabii Cumhurbaşkanımız ve Meclis verecek. Biz TSK
olarak bu kanunun yayımlandığından itibaren yürürlüğe girmesiyle
birlikte çıkabilecek sorunlara karşı tedbirlerimizi almaya
çalışıyoruz" diye konuştu.
'En kısa zamanda bitireceğiz'
Yeni sistemin ne zaman hayata geçirileceğine yönelik soru üzerine
Bakan Akar, "En kısa zamanda bitireceğiz" karşılığını verdi.
"Ramazan bayramından önce yeni sistem yasalaşır mı?" sorusu üzerine
"Çıkar inşallah" dedi.
Askerlik süresine yönelik soru üzerine Bakan Akar, "Herkes için 6
ay yapma şansı var" dedi.
'Erteleme yaş sınırının 22'ye indiriyoruz'
Bakan Akar, eskiden gençlerin 'bedelli askerlik çıkar' umuduyla
okullarını uzattıklarına dikkati çekerek "Lisede 29 olan erteleme
yaş sınırını 22'ye indiriyoruz, meslek liselerine artı 3 sene daha
ekliyoruz 25 yaşına kadar devam etme şansı veriyoruz. Meslek yüksek
okulları ve lisans 28, lisansüstü 32, doktora 35, tıp 35, sporcu 35
yaş oluyor. Bunları aşağı çekerek lüzumsuz beklemeleri,
tıkanıklıkları ve insanların bir an önce bu işi bitirerek işlerini
güçlerini yapmalarını sağlamayı hedefliyoruz " dedi.
'Askerlik kısalıyor ve eşitleniyor'
Yeni askerlik sistemindeki özel düzenlemelere ilişkin de bilgi
veren Akar, şöyle devam etti:
"Özellikle Doğu'da, Güneydoğu'da, Suriye'nin kuzeyinde, Irak'ın
kuzeyindeki görev yapan birliklerimizde bizim doktor ihtiyacımız
var. Bu konuda Sağlık Bakanlığımızla çalışarak askerlik hizmetini
yedek subay olarak yapan doktorlar, devlet hizmet yükümlülüğünü
tamamlamış olacak. Dolayısıyla bu bize büyük bir avantaj
sağlayacak. Doğudaki, güneydoğudaki ve sınır ötesindeki
birliklerimizin de doktor ihtiyacını bu şekilde azami düzeyde
karşılayacağımızı değerlendiriyoruz. Bunun TSK açısından hakikaten
günümüzün gelişen ve değişen muharebe, operasyon şartlarına,
ihtiyaçlarına cevap verdiğine inanıyoruz. Profesyonelleşme
dediğimiz dengeyi sağladığını değerlendiriyoruz. 1 aylık
eğitimin gerçekten önemi var. Askerlik iyi yapılır, planlanır
bölük, tabur, tugay komutanı işine sahip çıkarsa gerçekten bir
şeyler veriyor. Buna ilaveten üniversitelerle konuşarak oradaki
programı daha etkin hale getirmeye çalışıyoruz. Sonuç olarak
askerlik kısalıyor ve eşitleniyor. Yedek subay ve yedek
astsubaylığı saymayın o ayrı bir konu. Normal olarak herkesin
yükümlü olarak gördüğü şey 12 aydan 6 ay iniyor. Bu konuda da bizim
TSK mensuplarının çok büyük fedakarlığı var. Yeni sistemle
vatandaşa çeşitli seçenekler sunuluyor. İster yedek subay, ister
yedek astsubay, isterse sözleşmeli erbaş, er veya uzman erbaş
olarak görev yapanlara maddi olarak kendisinin, ailesinin
ihtiyacını bir nebze de olsa karşılama imkanı veriyor."