Gezi Parkı olaylarına ilişkin Osman Kavala, Memet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora ve Can Dündar’ın da aralarında bulunduğu 16 şüpheli hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı.
Gezi Parkı olaylarına ilişkin Osman Kavala, Memet Ali Alabora, Ayşe
Pınar Alabora ve Can Dündar’ın da aralarında bulunduğu 16 şüpheli
hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan
iddianame, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul
edildi. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince onaylanan iddianamede,
Gezi kalkışmasının 2011 yılında temellerinin atıldığı ve 2013
yılından itibaren de sahneye koyulduğu aktarıldı. İddianamede,
hareketin asıl sebebinin Adalet ve Kalkınma Partisi’nin izlediği iç
ve dış politikalar ve ayrıca ülkemizde inşa edilmeye çalışılan
büyük alt yapı atılımları olduğu anlatıldı. Ayrıca iddianamede,
oyuncu Memet Ali Alabora’nın Gezi Parkı eylemlerinden daha eski
tarihlerde Taksim Gezi Parkı’nda ‘Ayaklan İstanbul’ isimli
etkinlikte pankart açarak konuşma gerçekleştirdiği bilgisine yer
verildi. Alabora’nın Gezi Parkı’nda çekilen bu videoda yaptığı
konuşmada, “Sanıyorum biz bütün dünya olarak artık yani yüzde 99
olarak böyle bir dünya istemiyoruz. Başka bir dünya istiyoruz, onun
için buradayız. Buna önce kuzey Afrika’daki dostlarımız yaşadıkları
ülke gibi bir ülke istemeyerek bize dile getirdiler. Sonra
İngiltere’de yüzlerce bin kişi sokağa döküldü ve onlar da bunu dile
getirdi ama önce batı dünyası bunun kendileriyle değil de,
demokrasi isteyen Arapların bir hareketi zannettiler ama çok
geçmedi bu okyanusun öte tarafına sıçradı. Önce İngiltere’deydi,
aslında 300 bin kişi Arap Baharı’nın hemen sonrasında sokağa
dökülmüştü ama Occpy Wall Street ile birlikte aslında bu ateş önce
Amerika’ya, oradan da döndü dolaştı tüm dünyaya düştü” dediğine yer
verildi.
Ayşe Pınar Alabora: “Bir ayaklanma diyelim”
Etkinlikte yer alan bir diğer isim Ayşe Pınar Alabora’nın ise,
“Devletlerin bize uyguladığı sansüre karşı bir ayaklanma diyelim,
uykudan uyanma. Bence hayatımızı çok ciddi şekilde riske atıyor.
Yaşam özgürlüğümüzü elimizden alıyor sansür. Başlı başına her
açıdan ve her anlamda o yüzden aslında bu sansüre karşı bir sınır
aşma diyebiliriz” sözlerine yer verildi.
İddianamenin devamında Gezi kalkışmasıyla ilgili, "Silahlı terör
örgütleri, legal ve legal görünümlü illegal yapıları bünyesinde
eritip kontrol altına alabilen, sosyal yapıyı iyi analiz ederek
toplumu amaçları doğrultusunda oluşturduğu algı ile
yönlendirebilen, küresel hedefleri olan yapılar tarafından
yönlendirilmiş ve teşvik edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Gezi
kalkışmasının izah olunmaya çalışılan şekilde organize edilen,
iddianameye konu şüpheliler tarafından kurgulanarak sahneye
konulmuş eylemler olduğu anlaşılmıştır. Dünyada mevcut siyasal
yapıda kendileri açısından müttefik veya stratejik ortak olarak
gördükleri ancak antidemokratik yöntemler veya krallıkla yönetilen
birçok ülkede bu olayların yaşanmaması hususu da iddia olunan bu
savı desteklemektedir" denildi.
Memet Ali Alabora: “Mesele sadece Gezi Parkı değil”
Şüpheli Memet Ali Alabora’nın attığı tweetlerin yer aldığı iddianamede, “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı’ şeklinde provokatif paylaşımlarda bulunduğu, adı geçen diğer şahısların da benzer biçimde bu şekilde paylaşımlarının olduğu tespit edilmiştir" denildi.
“Hareketi genişletmek istemişler”
Memet Ali Alabora’nın yanı sıra sanık Mehmet Osman Kavala ve Hanzade Hikmet Germiyanoğlu’nun telefon görüşmesinde “Direniş kendi akışında gidiyor ve bir sürü yerde bir sürü acayip şeyler oluyor biraz... Yani muhtemelen yakın zamanda bunun ivmesinin düşmesi gibi bir risk olabilir, toparlanamaması gibi bir risk olabilir. Biraz bu hareketi toparlamak hem genişletmek hem de derinleştirmek için ne yapabiliriz diye daha geniş bir kitleyle buluşalım” diyerek toplantılar yapıldığından bahsettikleri, bahsi geçen yerde yapılan toplantıların amacının ‘hareketi genişletmek ve derinleştirmek, bu şekilde Anadolu’ya yaymak’ olduğu aktarıldı.
Gezi Parkı’nın bilançosu
İddianamede, İçişleri Bakanlığınca valiliklerden gelen bilgilere göre hazırlanan hasar tespit raporuna da yer verildi. Rapora göre 58 kamu binası, 68 MOBESE kamerası, 337 iş yerinin tahrip edildiği, 90 belediye otobüsü, 214 özel araç, 240 polis aracı ve 45 ambulansın kullanılamaz hale getirildiği, birisi CHP binası olmak üzere 14 parti binasının zarar gördüğü, toplam zararın 140 milyon TL olduğunun açıklandığına yer verildi. Olayların sonucunda biri emniyet görevlisi olmak üzere 5 vatandaşın yaşamını yitirdiği, çok sayıda emniyet görevlisi ve vatandaşın yaralandığı aktarıldı.