Bugünlerde memleketin meselesi Sezen Aksu'nun "Harika bir şey
yaşamak" isimli şarkısı.
Sanatçı günlerdir sosyal medyada, şarkıda geçen "Söyleyin o cahil
Âdem'le Havva'ya" sözleri nedeniyle linç ediliyor.
Evinin önünde basın açıklamaları tertipleniyor.
Ona kızanlar, bu dizelerin "Hz. Âdem ve Hz. Havva'ya hakaret"
anlamına geldiğini söylüyorlar.
Dün oturup daha önce adını duymadığım parçayı dinledim.
Öncelikle, bana yaşamanın ne kadar harika bir şey olduğunu azıcık
da olsa hissettirmediğini söylemek zorundayım.
Sezen Aksu'nun çoğu parçası gibi dönüp bir daha dinleme ihtiyacı
duymayacağıma da eminim... Çünkü şarkıyı henüz dinlememe rağmen
aklımda ritmi bile kalmadı.
Tahmin ettiğim gibi, hakaret kasıtlı bir vurguya
darastlamadım.
Zira Aksu, tarzından alışık olduğumuz üzere "ilk insanla"ilgili
göndermesinde yine "Âdem ve Havva" kalıbını kullanmış.
Tıpkı, yıllar önce yaptığı "Âdem olan anlar" şarkısında geçen şu
dizelerde olduğu gibi:
"Ben seni de sevmedim âdem
Doğruyu duymak istiyorsun madem
Alt tarafı bir elma yedik beraber
Zehir-i zıkkım oldu bize bal badem"
Kaldı ki, Âdem ve Havva bir simge olarak yüzyıllardır tüm sanat
dallarında işleniyor.
Bu eserlerde söz konusu edilen Âdem ve Havva'nın bütün dinler
için temsil ettiği kutsallıkları değil...
Tam tersine, "cennetten kovulmalarına" sebep olan "insani
özellikleri" nedeniyle bir "arketip" olarak ele alınıyorlar.
Genel olarak karikatürize edilmelerinin nedeni de tam olarak bu
"zaafları" zaten.
Rahmetli Barış Manço'nun "Âdemoğlu kızgın fırın, Havva kızı
mercimek" şarkısında olduğu gibi...
Yine de, acaba benim gözden kaçırdığım bir şey mi var diye,
kendisini muhafazakâr ya da dindar olarak tarif eden arkadaşlarımın
görüşlerini de aldım...
Sosyal medyadaki havanın aksine, istisnasız hepsinin benimle
hemfikir olduğunu gördüm.
Sezen Aksu'nun 2017 yılında yaptığı şarkının cımbızlanarak şimdi
gündem olması açıkça gösteriyor ki... Eleştirilerde temel
motivasyon şarkıcının bazı toplumsal kırılma noktalarında tercih
ettiği siyasi pozisyon.
Ne var ki "her zorlamanın" hedefe konulana yarayacağını akıl
edemiyorlar.
Ne bileyim, belki de ediyorlar!