Barış Pınarı Harekatı ve ardından gelen ABD ve Rusya ile yapılan görüşmeler sonucunda Türkiye, hem sahada hem de masada önemli kazanımlar elde etti.
Medyada bu sürecin zafer mi yoksa hezimet mi olduğu tartışıldı. Zafer diyenler, sahada ve masada elde edilen kazanımları ve anlaşma maddelerini savunurken, hezimet diyenler ise Trump'ın mektubu üzerinden değerlendirmelerde bulundu.
Karar gazetesi yazarı Taha Akyol da bu soruyu sorarak kendi kanaatinin zaferden yana olduğunu açıkladı ve belli uyarılarda bulundu.
Yazısının sonuna ise temkin koyarak "dostları artırıp, düşmanları azaltma" politikası vurgusu yaptı.
İşte Taha Akyol'un yazısı:
Cumhurbaşkanı Erdoğan Barış Pınarı harekatını başlatarak önemli bir risk yüklendi, önce ABD ile ardından Rusya ile anlaşıp YPG’yi sınırlarımızın 30 km. aşağısına itti. Bu diplomasi açısından zafer midir? Hezimet mi?
Erdoğan yanlıları zafer diyorlar. AK Parti sözcüsü Ömer Çelik “Türkiye’nin diplomatik zaferi” olarak niteledi.
Erdoğan karşıtları bunu reddediyorlar, hele de sosyal medyada hezimet anlamında yorumlar var…
‘ROJAVA’ FAKTÖRÜ
Yazımın başlığındaki “zafer mi, hezimet mi?” sözü elbette Lozan’ı çağrıştırıyor. Muhafazakarlar yıllarca “hezimet” deyip” durdular. Gösterdikleri gerekçeler, Lozan’ın esasa etkili olmayan eksikleriydi. Ama şimdilerde Erdoğan da “Lozan’da bize yutturdular…” şeklideki malum söylemini bıraktı, Lozan için “dönemin şartları içinde düşünmek gerekir” diyor.