Bir kamuoyu araştırma şirketinin anket sonuçlarını köşesine taşıyan Fehmi Koru, “Yeni bir partiye ihtiyaç var mı?” sorusuna, yaklaşık her üç kişiden ikisinin “Evet, var” cevabını verdiğini ve AK Parti’ye oy vermiş olanların da yaklaşık dörtte birinin yeni parti beklentisinde olduğunu belirtti.
'Yeni parti geç kalıyor' eleştirilerine dikkat çeken Koru, kısa vadede seçimin söz konusu olmadığı için geç kalma gibi bir durumun olmadığını söyledi ve "Önemli olan, yeni bir partinin kurulmasında gecikilmesi değil, kurulduktan sonra yapılacak yeni bir ankette, aynı sorunun yöneltileceği kişilerin, “Beklediğim parti kuruldu, artık ihtiyaç kalmadı” cevabını verebilmesidir." dedi.
İşte Fehmi Koru'nun yazısından bir kısım
Yeni parti gecikiyor mu, yoksa kurucuları özlemi büyütüp heyecanın artmasına mı oynuyor? Araştırdım, sonucu ilan ediyorum…
Güvenilir bir kamuoyu araştırma kuruluşunun çok taze saha araştırması, “Yeni bir partiye ihtiyaç var mı?” sorusuna, yaklaşık her üç kişiden ikisinin (yüzde 31.5), hala, “Evet, var” cevabını verdiğini tespit etmiş bulunuyor.
Son seçimde oyunu AK Parti’ye vermiş olanların da yaklaşık dörtte biri (24.2) hala yeni bir parti beklentisinde.
“Hala” dememin sebebi, Ahmet Davutoğlu liderliğindeki iddialı yeni bir partinin bu araştırmadan hemen önce kurulmuş olması sebebiyledir.
Ali Babacan’ın kurmaya çalıştığı bilinen yeni başka bir partinin levhasını asmakta fazla acele etmemesini “Geç kalınıyor” diye eleştirenler var; bir yönüyle haklı sayılabilirler, ama önümüzde kısa vadede bir seçim söz konusu olmadığına göre, yeni parti için gecikilmiş bir durum yok. [Aynı araştırmada, toplumun yüzde 58.8’i erken seçimi gereksiz görüyor.]
Önemli olan, yeni bir partinin kurulmasında gecikilmesi değil, kurulduktan sonra yapılacak yeni bir ankette, aynı sorunun yöneltileceği kişilerin, “Beklediğim parti kuruldu, artık ihtiyaç kalmadı” cevabını verebilmesidir.
Bunun nasıl mümkün olacağı ise en azından iki şarta bağlı: Kurucu kadrosuna ve kuruluş sırasında açıklanacak parti bildirgesinin toplumun beklentileriyle örtüşmesine…
Konuyu konuştuğum bir siyaset bilimci, Turgut Özal’ın çeşitli vesilelerle şimdilerde bile akla gelen “Üç özgürlük” (Din ve vicdan özgürlüğü, fikir ve ifade özgürlüğü ve girişim özgürlüğü) formülünü dile getirdiği çıkışını hatırlatarak, “Şimdi de ilk çıkışta ona benzer bir yalınlık ve tam isabet şart” dedi.
Toplumun siyasete duyarlı ve beklenti içerisinde bulunan kesimlerinin çıkışta gözetleyecekleri bu iki unsurun varlığı-yokluğu yeni partiye gösterilecek ilginin boyutunu da belirleyecektir.