Uğuroğlu, "Makamında çiftleşmeye izin veren bakan" başlıklı yazısında Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dursun'un Topkapı Sarayı Müdürlüğü yaptığı dönemde makam odasını "çiftleşmek" isteyenlere izin verdiğini kaleme aldı.
Yeniçağ yazarının yazısında yer alan dikkat çeken ifadeler şöyle:
Bugün köşemi çok duygulandığım gerçek bir yaşam hikayesine ayırdım.
Trafik kazasında hayatını kaybeden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Ahmet Halûk Dursun, Topkapı Sarayı Müdürlüğü yaptığı dönemde makam odasını "çiftleşmek" isteyenlere izin vererek odasını nasıl terk ettiğini şöyle anlatmıştı:
"Aslında bu olayı emekli olup, köşeme çekildikten sonra yazmayı düşünüyordum. Çünkü biliyordum ki, ben yine çenemi (kalemimi) tutamayarak zülf-ü yâre dokunacağım...
Ama o dönemde yaşananları anlattığım bir dostum çok ısrar etti, "bunu mutlaka yazman lazım" dedi. Ben de hikâyenin içinde hem bürokratik bir zihniyet hem de gerçek bir aşk hikâyesi bulunduğu için saray tarihine bir kayıt düşürmeye karar verdim...
Kimse ısrar etmesin isim vermeyeceğim.
Topkapı Sarayı'nda müdürlük yaptığım dönemde, makam odamda otururken bir kumrunun açık pencereden girerek avizenin etrafında uçtuğunu gördüm. Hiç kımıldamadan seyretmeye başladım.
Kumru sanki tavaf eder gibi odanın her tarafında dolaştı, avizenin üzerine kondu, bir süre oturdu. Sonra geldiği gibi uçup gitti. Biraz sonra yanında başka bir kumru ile tekrar geldi.
Bu sefer sanki bir ev (saray) sahibi edasıyla onu gezdirdi. Yeni geleni elinden, (kanadından) tutar gibi aldı ve avizenin içine oturttu. Bir süre koklaştılar. Sonra uçup gittiler.
Ertesi gün ikisi birlikte ağızlarında dal parçacıkları ile geri geldi ve avizenin içine bir yuva kurmaya başladılar. Yuva bir kaç gün içinde kuruldu.
Ben olup biteni hiç ses çıkarmadan izliyordum. Dişi kuş yumurtlama hazırlığı yapıyordu.
Galiba onlar da beni izliyordu ki, hiç tedirgin olmuş gibi görünmüyorlardı. Buna karşılık dışarıdan odaya başka birisi girince, hemen ürküp pencereden kaçıyorlardı. Baktım olmayacak, makam odamı onlara bırakıp hemen karşıda bulunan küçük bir odaya geçtim.
Bir gün televizyon çekimi için Topkapı Sarayı'na gelen gazeteci dostum rahmetli Savaş Ay, "Hocam niye bu küçücük odada oturuyorsun" diye sordu.
"Ben hâlden anlarım, bir kumru arkadaşım sevgilisine, "ben seni saraylarda yaşatacağım" diye söz vermiş, insan yuva kurana yardımcı olmaz mı" dedim.
"Hocam ne olur göster şu yuvayı bana" dedi ve kapıdan odadaki yuvanın fotoğrafını çekti.
Ertesi gün beni Ankara'dan arayan arayana... "Derhal makam odası açılsın, kumruların yuvası dağıtılsın, saray bakımsızlıktan perişan olmuş görüntüsü verilmesin" dediler.
"Kuşların yuvası dağıtılsın, makama sahip çıkılsın" diyenlerin ise hiçbirisi Bakanlıkta makamlarında kalamamıştı.