Geçmişten günümüze dış politikada yaşananları ve Suriye meselesinde IŞİD ile ilgili gelişmeleri aktaran Yılmaz Özdil, nedense "Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı harekatlarını ve Türkiye'nin siyasi çözüm için attığı Astana görüşmeleri gibi kritik adımları" görmezden geldi.
Türkiye, Suriye'de yaşanan gelişmelere karşı dış politikasında Rusya-İran bloğu ve ABD ile dengeli bir şekilde müzakereler ve ortak çalışmalar yaptı.
Özellikle Fırat Kalkanı harekatı ile birlikte Türkiye, bölgede etkin ve güçlü bir role sahip oldu. Zeytin Dalı harekatı ile sınır güvenliği konusunda önemli bir adım atıldı. Şimdi ise Barış Pınarı harekatı...
Fakat, Sözcü yazarına göre Türkiye'nin Suriye konusundaki dış politikası sadece IŞİD'den ibaret. Yazısında ABD'nin vergi yükünü hafifletmek için Türk askerinin Suriye'ye girdiğini belirten Yılmaz Özdil, belki de dış politikada adı geçmeyecek irili ufaklı bazı iddialarla Türk Dış politikasını eleştirdi. Dış politikada o kadar şey sayan Özdil, aylarca konuşulan Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarını ve Astana gibi müzakere süreçlerini galiba unuttu ya da Özdil için o kadar büyük şeyler değil bunlar...
Yılmaz Özdil'in yazısında yer alan ifadeler:
Gençlerimiz muhtemelen ilk defa duymuştur ama, yaşı 60'ın üzerinde olanlar bu şarkıyı eminim çok iyi hatırlar.
1950'li yılların pop starı Celal İnce söylüyordu.
Demokrat Parti iktidara gelir gelmez Türkiye'yi ABD'nin kucağına oturtmuş, Amerikan yalakalığı tavan yapmış, Celal İnce'nin bu şarkısı hit olmuştu, adeta marş gibi ezberlenmişti.
Celal İnce ABD'de yaşıyordu, eşi Amerikalıydı, Türkçe yayına başlayan Amerika'nın Sesi Radyosu'nda söylüyordu, program başına 150 dolar alıyordu.
Amerika'nın Sesi Radyosu, bu şarkıyı tek taraflı plastik plaklara onbinlerce adet basmış, dostluğun hediyesi olarak İzmir Fuarı'ndan başlayarak, Türkiye'nin her yerinde “bedava” dağıtmıştı.
Plağın ambalajında New York ve İstanbul'un fotoğrafları vardı.
Ayrıca, Franklin Roosevelt, Thomas Jefferson, George Washington, Patrick Henry, Namık Kemal, Ziya Gökalp ve Atatürk'ün özgürlük konusundaki sözleri yeralıyordu.
Sayın ahalimiz hep bir ağızdan söylüyordu, Amerika Amerika, Türkler dünya durdukça, beraberdir seninle, hürriyet savaşında.
★
Aslında… Kore savaşı sırasında, ABD dışişleri bakanı John Dulles bu “hürriyet savaşı beraberliği”ni açık açık izah etmişti.
“En ucuz askeri Türkiye'den temin ediyoruz” demişti!
“Türk askerinin maliyeti 23 cent'e denk geliyor” demişti!
★
John Dulles'in kardeşi CIA başkanıydı.
Dünyadaki bütün “insan pazarları”na bakmışlardı, tezgahlardaki en ucuz fiyat bizim alnımızda yazıyordu!
★
Sayın ahalimiz “Amerikaa Amerikaa” diye Celal İnce'nin şarkısına eşlik ederken… Nazım Hikmet pişmiş aşa su katıyor, “23 sentlik asker” şiirini kaleme alıyordu.
★
Mister Dallas, sizden saklamak olmaz / hayat pahalı biraz bizim memlekette / mesela iki yüz gram et alabilirsiniz, koyun eti, Ankara'da 23 sente… / Yahut iki kilo kuru soğan / yahut bir kilodan biraz fazla mercimek / elli santim kefen bezi / yahut da bir aylığına yirmi yaşlarında bir tane insan!
★
Aradan yıllar geçti…
Renkli devrimlerin sponsoru, liboşların gurusu George Soros, 2002'de Sabancı Üniversitesi'nde konferans verdi.
“Türkiye'nin en iyi ihracat ürünü ordusudur” dedi!
★
Hemen ihracata başladık tabii…
Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız, Hollanda askerleri peyderpey çekildi, onların yerine bizi sürdüler, bekçilik yapmaya Afganistan'a.
★
Hiç unutmam, meşhur 1 Mart Tezkeresi döneminde, sayın basınımızda şu haber manşet olmuştu:
“Pentagon, Afganistan'daki bin Amerikan askeri için ayda 28 milyon dolar harcıyor, bin Türk askeri için ise, sadece 4.5 milyon dolar harcanıyor. Türkiye aynı görevi altı kat ucuza yapıyor. Türkiye'nin Irak'a 10 bin asker göndermesi, ABD için her ay 240 milyon dolar tasarruf anlamına geliyor.”