Bugün herkes onları konuşacak.
Gençleri ne kadar çok sevdiğimiz ballandıra ballandıra
anlatılacak.
Daha da önemlisi, herkes onların yerinde olmak isteyecek, gençlik
gibisi yok diyecek.
Peki, onlar hayatlarından memnun mu?
Keşke olabilselerdi.
Pek çoğu ya çocukluğuna geri dönmek istiyor ya da bir an önce
büyümek!
Niye?
Çünkü bayramları var ama işleri yok.
Her ne kadar anketler, kendilerini, mutlu ve gelecekten umutlu gibi
gösterse de gençlerimiz, maalesef, hak ettiği yerde ve konumda
değiller.
Özellikle de okumuş olanları!..
Gençlerimize gerçekten değer veriyorsak, her şeyden önce, bunu
onlara hissettirmeliyiz.
Daha da önemlisi, onlar için bir şey yapmalıyız.
İyi bir eğitim, iyi gelecek istiyorlar.
Hepsi bu kadar.
Ve bunun için büyük mücadeleler veriyorlar.
Bir sınav bitiyor, daha dinlenmeden, hemen bir diğerine
hazırlanıyorlar.
Ne doyasıya bir çocukluk dönemi yaşıyorlar ne de gençliklerini.
Ve pek çoğunun geldiği son nokta, işsizlik ve hayal kırıklığı
oluyor.
Durum bizde böyle de, dünyada farklı mı?
Gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunda, bizden daha da geride
olanlar da var ama bizden çok daha iyi durumda olanların sayısı,
azımsanmayacak kadar çok.
Keşke dünya genelinde, geleceğimizi emanet edeceğimiz, çocuk ve
gençlere çok daha fazla önem verilse!
Her zaman olduğu gibi yine, peş peşe rakamlar sıralayıp, gençlere,
her zamankinden çok daha fazlasıyla önem veriliyor diyenler,
mutlaka çıkacaktır…
Ama tablo ortada...
Yorucu ama güzel
Son 10 günde Sakarya, Kocaeli, Adana, Ankara, Gökçeada’ya
gittim.
Hepsi de şaşırtıcı derecede, eskiye oranla daha güzeldi.
Zaman zaman kentlerle ilgili izlenimlerimi sizlerle
paylaşacağım...
Sakarya, Kocaeli, TOBB ETÜ, Çukurova ve Gazi üniversitelerinde
öğrencilerle ve özellikle de rektörlerle uzun uzadıya konuştuk.