Nedense tarihi sadece dizilerden takip ediyoruz.
O da anlattıkları kadar!
Hele ki yakın tarihimizi!
30 Ağustos’u iliklerine kadar hisseden birisini bulursanız,
durdurun ve anlından öpün.
Hani, hep bir üst kimlik arıyoruz ya, 30 Ağustos’tan daha önemli
bir ortak paydamız olabilir mi?
Eğer 30 Ağustos olmasaydı, bugün bu tartışmaların hangi birini
yapıyor olurduk?..
Birileri bizi ısrarla tarihimizden ve köklerimizden uzaklaştırmaya
kalksa da, ne olur, bu tuzağa düşmeyelim.
Eğer bugün 30 Ağustos’u unutursak, emin olun yarın 15 Temmuz da
unutulur!
Sakın buna izin vermeyelim.
Yoksa yoktan varoluşumuzu da unuturuz, demokrasi mücadelesini nasıl
kazandığımızı da...
İşte bu yüzden, 30 Ağustos’lar artık hak ettiği gibi
kutlanmalıdır.
Çünkü 30 Ağustos, sadece bir zaferin değil, bu milletin varoluş
destanıdır!..
Eğer tarihi seviyorsanız!
Geçen sezon, Genç Bakış’ta o kadar çok tarih programı yaptık ki,
tadı damağımızda kaldı.
Hangi konuya el atsak, ne süre yetti, ne de konuşulacak
konular.
Yaşanmış tarihle, dizileri birbirine karıştırdığımızda ortaya çıkan
tabloyu hatırlatmak bile istemiyorum ama eğer günün birinde gerçek
bir eğitim reformu gerçekleştirilirse, özellikle yakın tarihimizi
öğretmek, fen ve matematik kadar önemli olmalı, yoksa ulus olma
konusunda, aradan bir yüz yıl daha geçse, benzer sancıları yaşamaya
devam ederiz...
30 Ağustos Zaferi kazanılmasaydı, Türkiye Cumhuriyeti zor
kurulurdu.