Gençler ve üniver- siteler ülkelerin lokomotifidir. Gelecek onların gücü oranında şekillenir. Peki, son kırk yılda bu konuda nereden nereye gelindi? İşte bir babanın gözyaşları içerisinde yazdığı mektuptan önemli satır başları: ‘Gençler çok donanımsız’ “Üniversiteye girdiğim dönemde 400 bin kişi müracaat etmiş ancak 38 bin kişi kazanmıştı. Günümüzde ise başvurup da üniversiteye giremeyen yok gibi. Vakıf üniversitelerinin çokluğu ve her ile bir üniversite politikasının getirdiği kısır döngü, üniversite mezunlarının sayısını artırmakta ve istihdam kaynaklarının kıtlığıyla birlikte gençleri ve aileleri perişan etmektedir. Bu sarmalda, eğitim kalitesi de gittikçe azalıyor. Şöyle ki; çalıştığım kuruma staj yapmak amacıyla gelen gençleri yokladığımda maalesef büyük hayal kırıklığı yaşıyorum. Üniversitelerin adını vererek rencide edici olmak istemiyorum. Ancak bilinen en iyi üniversitelerden gelen öğrenciler bile akışkanlar mekaniğinin olmazsa olmazı bernoulli denklemini bile yazamıyor. 50 bin öğrencisi olan bir taşra üniversitesinden mezun olan bir metalürji mühendisi, metal kalınlığını bile ölçemiyor. Biz bunları fakültede görmedik diyor. Daha önce çalıştığım kurumda rutin olarak yaptığımız deneyler, bir üniversitede, doktora çalışması olarak karşıma çıkıyor. Abbas Bey inanın bu tip örneklerin yüzlercesi var. Benim oğlum, 8 profesör barındıran köklü bir iktisat fakültesinden kendisini ve ailesini de psikolojik bunalıma sokarak zar zor mezun oldu.