Sanki bir Afrika ülkesi gibi eline silah alan asker, hiyerarşik düzeni altüst edip, sokağa çıktı, milli iradeyi hiçe saydı, güç benim dedi.
Yaşananlar, sanki çok kötü sergilenmiş bir tiyatro oyunu gibiydi.
Zerre kadar da inandırıcılığı yoktu.
Bu yüzden, izleyici bulamadı.
Bulması da imkânsızdı.
Öyle oldu...
Kâbus gecesi sona erdi ve şimdi sağduyu zamanı.
Her şey A’dan Z’ye defalarca gözden geçirilmelidir.
Böyle bir noktaya nasıl gelindi ve nasıl oldu da tanklar sokağa çıkıncaya kadar hiç kimsenin haberi olmadı?
Olduysa da bu hezeyan niye yaşandı?
Öfkeyle kalkan zararla oturur misali, darbeciler gibi değil, devlet olmanın soğukkanlılığıyla olayların üzerine gidilmeli ve her türlü ayrıntı, incelemeye alınmalıdır.
Alınmalıdır ki, bir daha böyle senaryolar yazılmasın, hayata geçirilmesin...
Zor bir geceydi.
Ardından bir o kadar zor bir gün yaşandı.
Umarız bir an önce normale dönülür.
Hayata kaldığı yerden devam edilir.
Büyük bir devletiz, bugüne kadar ne badireler atlattık, bunu da atlatırız...
Keşke o acılar hiç yaşanmasaydı...
Üniversitelerden tepki
Gece boyunca üniversitelerden bireysel tepkiler gelmişti.
Sabah saatlerinde ise YÖK, üniversitelerin ortak tepkilerini dile getirdi.
Hepsi de altına imzasını attı.
İşte o metin:
Yüksek-öğretim Kurulu, üniversi-telerimiz ve akademi camiası olarak;
“Yüce milletimizin iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçecek bu girişimi şiddet ve nefretle kınıyoruz. Demokrasinin en önemli savunucularından olan üniversitelerimiz için gün, demokrasiye sahip çıkma günüdür.
Bütün akademik camiamız milletin iradesine saygı ve demokrasiye sahip çıkma noktasında tek vücut halindedir.”