Ahmet Hakan’a yapılan çirkin saldırıyı kabullenmek mümkün değil.
Gazeteci olmasaydı bu kadar abartılmazdı diye de hiç kimse düşünmesin.
Benzer bir saldırı bir parlamentere, yargıca, rektöre ya da kamu
adına mücadele veren herhangi birine yapılsaydı yine aynı
çirkinlikte karşılanırdı.
Önemli olan, kime olduğu değil, niye olduğu!
Şiddetin her türlüsüne uzak kalmamız gereken bir noktada, şiddete maruz kalmanın mazereti olamaz. Olmamalı da.
Ahmet’e bir kez daha geçmiş olsun diyor ve böylesi hareketlerin artık son bulmasını diliyoruz...
Meclis’teki görüntü
TBMM açıldı ve kapandı. Eğer demokrasiye inanıyorsak, meclisleri, demokrasilerin Kâbe’si olarak kabul edip, sonuna kadar ona saygı göstermemiz gerekir.
Açılıştaki tabloya bakıyorsunuz, içiniz kararıyor.
Meclis’te bile yana yana gelmeyen, birbirine tahammül etmeyen partiler, liderler, yarın olası bir koalisyonda nasıl bir araya gelecekler?
Cumhurbaşkanı ile liderler arasındaki diyalog da her koşulda belli bir düzeyin üzerinde olmak zorunda. Yarın sandıktan kimin çıkacağı, kimin kimle çalışacağı, hangi makamda kimin olacağı hiç belli olmayabiliyor