Birkaç gündür Almanya’dayım.
Tepedeki gerginlik, sokağa da yansımış gözüküyor.
Hükümetler, neredeyse hemen her gün, karşılıklı ültimatom verirken, halklar arasındaki mesafeli duruş da daha bir göze batar hale gelmiş.
Örneğin, döner satışları bile giderek artan bir şekilde azalmaya
başlamış.
Tatil denilince ilk tercihleri Türkiye iken, şimdi akıllarına bile getirmiyorlar...
Türk nüfusunun en yoğun olduğu kentlerden biri de başkent Berlin.
Adeta bizden bir şehir gibi ve hiç yabancılık çekmiyorsunuz.
Dönerciler gibi taksicilerin yüzde 90’a yakını da Türk ve bazı semtlerde, her köşe başında Türkçe bir tabela görmeniz mümkün!
Türk derken, yeni nesillerin, yani 30 yaş üstü kuşağın, neredeyse tamamı Almanya’da doğup büyümüş ve sanki onların kızgınlığı, daha bir fazla.
Almanlara her “çakışımız”da sanki yüreklerinin yağı eriyor.
Özellikle de gençler, iki ülke arasındaki gerginlikten her ne kadar zarar görseler de Türkiye’den yanalar. Çünkü buradaki konumlarından hiç de memnun değiller. Ama ona rağmen, “Peki sizi bir tercihe zorlasalar, seçiminiz Türkiye’den yana mı olur, yoksa burada kalmaya devam mı edersiniz?” diye sorduğumuzda, önce derin bir sessizlik, sonra da “Türkiye’ye gelsek ne yaparız ki? burada en azından bir düzenimiz var” deyip, “Almanya olur” diyorlar.
İkinci, üçüncü nesiller içerisinde okuyanların, iş güç sahibi olanların sayısı, önceki yıllarla kıyaslanmayacak şekilde artmış. Ama daha da artması gerekiyor.