Devlet yönetim biçiminde, son yıllarda, çok enteresan gelişmeler
oluyor. Örneğin hiç kimse, yaptığının arkasında durmuyor.
Bir Milli Eğitim Bakanı, YÖK ya da ÖSYM başkanı geliyor. Her şeyi
yerle bir ediyor. Kafasına göre bir düzen kuruyor. Astığı astık,
kestiği kestik oluyor…
Ve bir süre sonra o gidiyor bir başkası geliyor.
O kadarla kalınsa iyi ama her yeni gelen isim, kendinden önce
yapılan ne varsa hepsini, en ağır şekilde eleştirip çöpe atıp yeni
bir düzen kuruyor. Garip olan ise bir önceki bakan ya da
bürokratların, yaptıkları icraatların, zerre kadar arkasında
durmamaları.
Aynı iktidarın bir parçası oldukları için mi böyle davranıyorlar
yoksa kurumsal kimlikler yıpranmasın mı diye olaya bu şekilde
bakıyorlar, anlayabilmiş değiliz. Son olarak, YÖK’ün üniversite
hastanelerine yönelik düzenlemesi ve önceki yönetime yönelik
sözleri ve icraatları yenilir, yutulur gibi değil.
Hedefin odağındaki isim olan bir önceki YÖK Başkanı Gökhan
Çetinsaya’dan ise tek satırlık açıklama yok. Tüm söylenenleri
kabulleniyor mu?
Yarın hakkında bir dava açılsa, bugünkü YÖK yönetimi kendisini
zerre kadar savunmayacaktır. Tıpkı kendilerinin, kendilerinden
öncekilere sahip çıkmadığı gibi. Kemal Gürüz’ün başına gelenler
ortada… Sağlık deyip geçmeyin, eğer tıp eğitimi de ayağa düşerse,
bunun sorumlusu kim olacak?..