Eğitim bütçesi sürekli artıyor.
Okul ve öğrenci sayımız da düne göre çok daha iyi!
Ama hâlâ eksik olan bir şey var ki 38 OECD ülkesi arasında
35. sıradayız.
Peki, nerede hata yapıyoruz?
Asıl üzerinde durulması gereken konulardan biri de bu ama zülfüyâre
dokunmamak için hiç kimse ağzını açamıyor.
Örneğin hiç kimse niye sürekli bakan değiştiğini, niye her
seferinde eğitimle hiç alakası olmayan bakanların getirildiğini,
her gelen bakanın aynı iktidarın, bir önceki bakanının yaptıklarını
niye çöpe attığını, eğitimin daha düne kadar kimlere emanet
edildiğini hiç ama hiç kimse soramıyor.
Türkiye, özellikle de eğitimde, sondan 4’üncülüğü kesinlikle hak
etmiyor.
Hem devlet hem de ebeveynler bütçelerinde en büyük payı eğitime
ayırıyor, çocuklar çocukluğunu, gençler gençliğini yaşayamıyor ve
gelinen son nokta, sondan dördüncülük!
Şimdi birileri yine OECD raporunun yanlışlığından dem vurabilir,
her şeyin harika olduğunu, öğrenci ve okul sayısının 2002’den
bugüne ne kadar arttığını söyleyebilir.
Zaten sayısal artışlara hiç kimse bir şey demiyor.
Nicelik mi, nitelik mi, tartışmaları da bu yüzden!..
Her şeyi halka soruyoruz.
Keşke bu konuyu da sorsak:
Eğitimden, eğitimdeki gidişattan, öğretmenden, bürokrasiden,
bakandan, okullardan, müfredattan, kitaplardan, sınavlardan memnun
musunuz?..
Cevabınız evet ise söyleyecek sözümüz olamaz.
Yok eğer hayır ise çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için bunu
sorgulamalısınız.