Dünyanın sokak aydın- latması yapılan ilk caddesi Hatay’da.
Gidenler görmüştür.
Şu an için belki de dünyanın en karanlık caddesi!..
Hatay Müzesi’ni gezdiğinizde, on binlerce yıllık insanlık tarihine
yolculuk yapıyorsunuz.
Pek çok medeniyete ve dine ev sahipliği yapmışlar.
Henüz tümüyle tamamlanmasa da yeni Hatay Müzesi, müzeciliğin
geldiği son noktayı göstermesi açısından mükemmel bir örnek.
Gaziantep Mozaik Müzesi etkileyiciydi ama tamamlandığında sanki
burası da ondan hiç eksik kalmayacak...
Müzeyi gezip, şehri ve çevre ilçeleri dolaştığınızda, hayal
kırıklığınızın boyutları daha da derinleşiyor.
Hadi diğer kentlerde böylesi bir medeniyet patlaması yaşanmamış ya
da geriye bir şey kalmamış ama Hatay öyle mi?
Böylesine görkemli mazi dünyanın kaç kentinde var!
Ama görünen o ki sadece sahip olmak yetmiyor!
Onu yaşatmak da gerekiyor.
TED Hatay Koleji’nin düzenlediği konferans için oradaydım.
Çok süratli de olsa, tarihi mekânları bir kez daha gezdim.
Vali’sinden Belediye Başkanı’na neredeyse kentin tüm ileri
gelenleriyle de sohbet etme imkânı buldum.
Hemen herkes, mevcut durumdan rahatsız ve elinden gelenin çok daha
fazlasını yapmak istiyor.
Samimiler ama şehrin hali de ortada.
Gerekçe saymaya kalkarlarsa, eminim ki onlarca mazeret ortaya
konulacaktır.
Ama hiçbiri Hatay’ın on binlerce yıllık tarihinden daha önemli
değil.
Hatay, bir an önce üzerindeki ölü toprağını atıp, tarihine yakışır
bir konuma gelmelidir.
Gelecek de.
Çünkü tarihin de, mutfağın da, denizin de, tabiatın da, insanın da,
hoşgörünün de, medeniyetler buluşmasının da, eğitilmiş insan
gücünün de, ticaretin de, sevginin de, çalışkanlığın da en fazlası
yine onlarda...
Evet Lütfü Başkan, bu konuda en büyük görev size düşüyor.
Altyapı tamam, sıra üstyapıda!..
Hatay artık geçmişiyle olduğu kadar, bugünü ve geleceğiyle de
parmakla gösterilen dünya kentlerinden biri haline gelmelidir.
Hem de en kısa zamanda...