İşsizlik konusunda o kadar çok yazdım ki artık gına geldi
diyenler olabilir. Haklılar ama benim de çok ciddi gerekçelerim
var.
Türkiye’nin neresine gidersek gidelim karşımıza çıkan en önemli
sordun işsizlik. Son bir aydır onlarca kentimizi gezdim. Gezmeye
devam ediyorum.
Hele ki seçim turu için gezdiğim illerde, halkı dinlediğimizde,
hele hele gençlerle sohbet ettiğimizde, söz dönüp dolaşıp işsizliğe
geliyor.
İşte bu yüzden henüz vakit varken, siyasilerin, işsizlik konusunda
daha ciddi projeler üretmeleri gerekiyor.
Nereye giderseniz gidin, aklınıza gelen tüm seçenekleri peş peşe
sıralayın ve “Sizin için en önemli sorun hangisi?” diye sorun.
Karşınıza ilk sırada hep işsizlik çıkıyor.
Arada bir “Benim yerime yarınki yazıyı siz yazsaydınız başlığı ve
içeriği ne olurdu?”, “Bugünkü gazeteyi siz yapıyor olsaydınız,
manşetiniz ne olurdu?” diye soruyorum, onların başlığı da tıpkı
benimki gibi oluyor.
Cevaplar hep aynı işsizlik ve hayat pahalılığı...
Bu da, gençleri ve özellikle de, gözleri önünde mum gibi eriyen
çocukları nedeniyle anne babaları kahrediyor...
5 gençten biri işsiz
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, işsizlik oranı
hâlâ çok yüksek ve giderek artıyor.
Rakamlar ise iktidara ve muhalefete göre çok farklı.
Kimi azaltıyor, kimi de abartıyor.
Ama gerçek olan bir şey var ki, o da hemen hemen her evde en az bir
işsizin olduğu...
Bir de kayıtsız işsizler var.
Örneğin dershanelere ve diğer kurslara gidip hâlâ öğrenci
gözükenleri de hesaba kattığınızda, karşımıza korkunç rakamlar
çıkıyor.
İşin garibi, eğitimli işsizlerin sayısı giderek artan boyutlara
ulaşıyor. Yani çok zor koşullarda mücadele verip üniversiteyi
bitirenleri, işsizlikle ödüllendiriyoruz!..