Binlerce yıldır onlarca medeniyete ev sahipliği yapan dünyanın
en güzel kenti İstanbul, göz göre göre yok oluyor!
Kimilerine göre, İstanbul daha da büyüse, daha da modernleşse de,
bu biraz da hormonlu bir gelişme.
Obezite bir kent oldu.
Hatta obezitenin bir sonraki aşaması ne bilmiyorum ama onu bile
geride bıraktı.
Ulaşım felç!
Güvenlik, her geçen gün daha sıkıntılı hale geliyor.
Yeşilin yerini beton aldı.
Sanat, kültür, spor hak getire.
Pahalılık aldı başını gidiyor...
Ülke nüfusunun dörtte biri burada yaşıyor!
Tarihi doku yok olma tehlikesiyle karşı karşıya!
Peki İstanbul’u İstanbul yapan özellikleri ne kadarımız
yaşıyor?
Bir milyonumuz bile değil.
Yüzde 95’imiz için İstanbul=eziyet haline geldi!
Bir yerden bir yere 5-6 saatte gidip gelemiyorsanız, arabanızın
içinde bile gün içerisinde en az birkaç kez öyle ya da böyle tacize
uğruyorsanız, çok uzun yıllardır İstanbul’da yaşamanıza rağmen
bırakın girmeyi, deniz bile görmediyseniz, köyde yaşadığınız
standartların bile altında bir yaşam sürdürüyorsanız, beton
yığınlarından gökyüzünü göremiyorsanız, yürüyüş yapacak bir yol,
arabanızı park edecek bir otopark bulamıyorsanız, Boğaz’ın her iki
yanında çöplüğe dönüşen sahil şeritlerinin daha da çirkinleştiğine
hemen her gün şahit oluyorsanız, her köşe başına devasa AVM’ler
yapılırken okul yapmaya yer bulamıyorsanız, bu kentte yaşamak keyif
mi, yoksa işkence mi kararı siz verin...
“Sizi buraya davet eden ya da zorla tutan yok, çekin gidin o zaman”
diyen aklı evveller çıkabilir. Onlara önerimiz, eğer İstanbul’un bu
hale gelmesinde kendi payları varsa, asıl onların çekip
gitmeleri.