Abbas Güçlü Milliyet Gazetesi

Kabahat öğretmende mi?

Dibe vuran eğitim sistemi- mizi kim bu hale getirdi diye cadı avına çıkıp kabahatli arıyoruz.  Siyasetçiler mi? Asla, onlar hiç hata yapar mı! Bürokratlar mı? Söz konusu bile olamaz! Veliler mi? Onlar çocukları...

01 Ekim 2017 | 5.238 okunma

Dibe vuran eğitim sistemi- mizi kim bu hale getirdi diye cadı avına çıkıp kabahatli arıyoruz. 
Siyasetçiler mi? Asla, onlar hiç hata yapar mı! Bürokratlar mı? Söz konusu bile olamaz! Veliler mi? Onlar çocukları için her zaman en iyisini ister!
Medya mı? Eğitim ve bilim ne zaman onların umurunda oldu ki! Yoksa öğretmenler mi? Niye olmasın ki! Ne mesleklerini seviyorlar ne ülkelerini! Vurun o zaman abalıya!..
İdealizm öldü mü?
Eğitimdeki kalite erozyonu tartışıldıkça, öğretmenlerimizin yeterince idealist olmadığına yönelik söylemler artmaya başladı.   
Peki, öyle mi? Daha doğrusu, onlar mı idealist değil, yoksa var olan idealizmleri de öldürüldü mü?..  
İdealizm, bir öğretmende olmazsa olmazların başında gelir.
İdealizm, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki öğretmenlerde doruğa çıkmıştı. Şu günlerde ise sorgulanır hale geldi. Peki, niye?
Aslında öğretmenlerimizin pek çoğunda eksilen bir şey yok ama üzerlerine öyle gidiliyor ki hayatlarını adadıkları mesleğe küsme noktasına gelenler var.
Neden mi arıyorsunuz? İşte birkaçı:
Eğitim fakülteleri lime lime dökülüyor. Öğretmen olmak için her yeri elinin tersiyle itip bu fakültelere girenler bile hayal kırıklığı yaşıyor.
KPSS tam bir baş belası. Öğretmenleri mesleğine soğutmanın ötesinde bir işe yaramıyor!
Atama sistemi ve kadro dağılımı tam bir curcuna. 85-90 puan alan atanamazken, bazı branşlarda 50 alanlar atanıyor.
Mülakatlar atamalarda dengeleri altüst etti. Adil olmadığı gibi, bilgiyi ölçmenin çok ötesinde.
Kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmenlik ayrımı yapıldı. Yüz binlerce öğretmen atama beklerken, meslekle alakası olmayan on binlerce ücretli öğretmen alınması adil değil. 
Hangi yıl, hangi branştan kaç öğretmen alınacak hiç belli değil. Öğretmenler önlerini göremiyor ve bu da onların mesleklerine karşı soğumalarına neden oluyor. Yıllarca atama bekleyen, öğretmenlikten başka iş yapmak istemediği için hayata küsenler var.
Öğretmenliğe ve idealizme indirilen en büyük darbe ise ya işini, ye eşini tercih et bakış açısı oldu. Birini seçmeye zorlanmak, onları çok ama çok kırdı.
Milli Eğitim bakanlarının en önemli özellikleri eğitimle hiç alakalarının olmaması ve öğretmenliği sıradan bir meslek olarak görüp, onları neredeyse hiç sevmemeleri. Sert söylemleri kırıcı noktalara geldi.
Öğrenci ve velilerle birlikte, toplumun öğretmenlere bakış açısında da önemli değişimler oldu. Toplum önderi, baş tacı olan öğretmenler, bir anda yıllardır atama bekleyen, pazarda limon satan, inşaatta çalışan kişiler olarak algılanmaya başlandı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Öğretmen, öğretmen, öğretmen! 22 Kasım 2024 | 409 Okunma Eğitim nedir, ne değildir?.. 20 Kasım 2024 | 320 Okunma Pazar keyfi 17 Kasım 2024 | 59 Okunma Hatada ısrar mı erdem, dönmek mi? 15 Kasım 2024 | 228 Okunma Sosyal bilimleri ne zaman ciddiye alacağız? 13 Kasım 2024 | 143 Okunma