Marka kurumlar yaratmak çok zor. Hele ki marka okullar...
Rahmetli Sezai Türkeş’in eşi adına kurduğu üstün zekâlılar okulu
TEVİTÖL de onlardan biri!
Sezai Bey’in ölümünden sonra zor günler geçirdi, TEV’e devredildi
ama görünen o ki hâlâ taşlar yerli yerine oturmadı.
Geçen yıl durduk yerde öğrenci almadı, bu da haklı olarak velileri
isyan ettirdi.
Cevap bekleyen sorular, üçken beşe çıktı, pireyken deve oldu.
TEV’e yakışan ve yapılması gereken şeffaflık iken, içine
kapandılar.
Sözü fazla uzatmadan, Üstün Zekâlıların Eğitimini Destekleme
Derneği’nce TEV Mütevelli Heyeti üyelerine gönderilen ama bir türlü
cevabı gelmeyen mektubu birlikte okuyalım:
Cevapsız kalan mektup
“Bu e-postayı TEVİTÖL’e başvuru koşullarının değiştirilmesinin,
TEVİTÖL’ün kuruluş amacıyla ters düştüğüne ve bu değişikliğin pek
çok üstün zekâlı çocuğun önünü kestiği inancıyla yazıyoruz.
Üstün zekâlı çocukların tespitine yönelik hazırlanmış ve daha önce
uygulanan bir sınav varken ezbere dayalı bir sistemin ürünü olan
TEOG sınavı, okula giriş için doğru seçenek değil. Bu uygulama
‘TEVİTÖL, fen lisesine mi dönüştürülmek isteniyor?’ sorusunu akla
getiriyor.
6, 7 ve 8. sınıflarda matematik, fen, Türkçe derslerinin sene sonu
ortalamasının 80 olması, sınava girecek çocukların akademik
yeterliliklerinin bir şartıydı. Aynı ölçüyü tek sınav sonuçlarına
endekslemek, sonuçları hiç düşünülmeden, alelacele alınmış karar
gibi görünüyor.
Şöyle ki TEOG’da söz konusu derslerden en az 80 alacak öğrencilerin
başvurusu kabul edilecek ve bunların arasından en yüksek puandan
başlayarak ilk 500 öğrenci 2. sınava çağırılacak. O halde, 80
almış, başvurmaya hak kazanmış bir öğrencinin zaten hiçbir şansı
olmayacak.
Öngörüm binlerce parlak, çalışkan öğrenci, ilk tercihlerini
TEVİTÖL’den yana kullanırlarsa tam puanla başvuracaklar.
Dolayısıyla, TEVİTÖL’ün hedef kitlesi olan üstün zekâlı çocukların
büyük bir kısmı, belki de hepsi elenmiş olacak.
Üstün zekâlı olma potansiyeli olan büyük bir kitle yerine hayatını
TEOG’a hazırlanmakla geçirmiş dar bir kitleden deha aranacak.
Halbuki TEVİTÖL’ü hedefleyen biz veliler, çocuklarını TEOG’a
hazırlamak bir yana, TEVİTÖL’ün istediği öğrenci portresini
oluşturmakla meşguldük.
BİLSEM’lerde okuyan çocuklarımıza dil ve müzik eğitimini öngörüyor,
diğer zamanlarda ise en az bir dalda lisanslı sporcu olması için
destek alıyorduk.
Akademik eğitimlerinde kötü not alması pahasına ezberci, ödevci
sistemle mücadele etmeyi göze aldık.
Mutlu, sağlıklı, yaratıcı ve akılcı bireyler olabilmelerini
izleyip, destekledik. TEVİTÖL olmazsa Fen Lisesi, Robert Koleji
demedik, yine aynı anlayışla ve kendi imkânlarımızla eğitimlerine
devam etmesini destekleyecektik.
Örneğin, bizim için TEVİTÖL olmazsa güzel sanatlar ya da
konservatuvar olacaktı.
Bu eğitim sisteminden başka hiçbir şey beklemedik.
Ülkemizin ve dünyanın kurtuluşunun üstün zekâlı çocukların
eğitiminden geçtiğine inanıyor ve bu gerçeği kavrayamayan
yöneticilerimize inanamıyoruz.
Sizden ricamız, üstün zekâlı çocuklar ve ülkemiz için çok çok
önemli olan bu okulun bozulmasına seyirci kalmamanızdır.
Yazdıklarımızı ve uğraşılarımızı TEVİTÖL’e girme hakkını kaybetmiş
velilerin çırpınışları olarak görebilirsiniz ama mesele bu kadar
basit değil...”
Söz konusu mektuba cevap gitmemiş ama okula farklı yöntemle öğrenci
alınmaktan da vazgeçilmiş. Ancak bunun yolu, hiç öğrenci almamak
değil, onlarca yıldır uygulanan sisteme göre öğrenci almak
olmalıydı!
Umarız, olup, bitenlerden yeterince ders alınmıştır.
Özetin özeti: TEV gibi sivil toplum örgütleri, bir grup elitin
değil, halkın kurumlarıdır ya da öyle olmalıdır. Yoksa kalıcı
olamaz!..