Sınav harçlarının yüksek olduğunu nihayet ÖSYM’nin kendisi de
kabul etti.
Sınav ücretleri yeniden değerlendirilecek ve muhtemelen
indirilecekmiş!
Günaydın!
Bu değerlendirmeyi daha önce yapsaydınız olmaz mıydı!
Gençlerin geleceğine yön veren bir kurum bu kadar yanlış ve bu
kadar zikzak yapar mı?
Öğrenciler en ufak bir hata yaptığında çok ağır bedeller ödeten
ÖSYM, böylesi durumlarda, çuvaldızını, arada bir de olsa, kendisine
de batırıyor mu?..
Batırmalı çünkü eğer disiplin ve kurallara uyum istiyorlarsa, buna
önce kendileri uymaları gerekir!..
Doçentlik curcunası!
Hoca sayısı zaten azdı.
Buna bir de FETÖ’cülerin ayıklanması eklenince, açık daha da
büyüdü.
Üniversitelerin pek çok sorunu var ve şimdi ona bir yenisi daha
eklendi.
Hiç dillendirilmese de, belki de en önemli sorun bu ama ciddiye
alan yok!
Farklı branşlarda yeterince profesör olmadığı için doçentlik
jürilerine konuyla hiç alakası olmayan hocalar atanmaya
başlandı.
Bu durumu önce herhalde bir yanlışlık oldu diye değerlendiren
öğretim üyeleri, Üniversitelerarası Kurul’a iade ettikleri
dosyaların devamı gelince isyan etmeye başladılar.
Bu bir anlamda, sen araba kullanmayı biliyorsun, uçak kullanmaktan
da anlarsın, dolayısıyla, bu hocanın doçentliğini de
değerlendirebilirsin mantığını içeriyor.
İşte bu konudaki bazı tespitler:
“Bu dönemde, bütün profesörlere, kendi ana bilim dalının dışında,
doçentliğe başvuran adayların dosyaları yağmur gibi yağıyor.
Daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşmadık!
Bölüm sekreterliğimiz, şu anda iade edilecek dosyalarla dolmuş
durumda.
Muhtemelen diğer bölümlerde de aynı durum var...
Daha da vahimi, doçentlik dosyalarında, akademik etik ihlali veya
yayın etiğini ihlal eden dosyalarla ilgili ayrıntılı raporlarımızı
ilettiğimizde, bunlar Etik Kurul’a intikal ediyor.
Akabinde Etik Kurul’dan “Biz baktık, bir şey yok” mealinde bir
cümlelik cevaplar alıyoruz.
Etik Kurul’u kime şikâyet edeceğiz?
Adaylar arasında da şöyle bir dedikodu dolaşıyor:
Efendim, OHAL dolayısıyla, kime ne dosyası gönderilirse,
inceleyecekmiş!
Beş kişi çıkmazsa, üç kişiyle sınav yapılacakmış!
Bu şaka olmalı!
Bize böyle bir bildirimde bulunulmadı.
Zaten bulunulması da akla ve mantığa aykırı.
Yani ben geometriciyim. Uygulamalı matematik dosyasını nasıl
değerlendirebilirim ki!
Veya bir mühendislik dosyasını.
Elektro- manyetik dalga nedir onu bile bilmiyorum ki ben.
Tamam, yapabileceğimiz her görevi yapmaya hazırız ama yetkin
olmadığımız şeyi nasıl yapacağız?
En acısı da, bazı arkadaşlar bunu yapıyor!
Kâbus görüyor olmalıyım...”