Lüleburgaz’da dün Milli Eğitim eski bakanlarından Necdet Tekin ile birlikte Celal Pir’in moderatörlüğünü yaptığı Aykırı Sohbetler’in konuğuyduk.
Eğitimin bugününü ve yenilikçi yaklaşımları konuştuk.
Lüleburgaz, nereden bakarsanız bakın ülkemizin en aydın ve zengin ilçelerinden biri. Kültürel birikim açısından da fazlasıyla Avrupalı! Ama nedense çok da büyük olmayan salonun neredeyse üçte biri boştu! Oysa geçen ay aynı salon Canan Karatay ile tıklım tıklım doluymuş!
Tepki bize miydi yoksa eğitime olan umudun tümüyle kesildiğine miydi, anlayamadık.
Toplantıda, önemli tespitler, yorumlar ve öneriler vardı.
İşte onlardan bazı satır başları:
- Çocuklarımızı niye eğitiyoruz? Aldıkları eğitim çocukların ne işine yarıyor? Hayatını daha iyi düzenlemesi, daha çağdaş olması, daha iyi bir yaşam kalitesi için olmalı. Peki, bunu sağlayabiliyor muyuz?
- Eğitimin, çağdaş, laik, insancıl olması gerekir! Peki, böyle bir eğitim var mı?
- Maalesef pozitif bir cevap veremiyoruz.
- Türkiye, ekonomik büyüklükte dünyada ilk 20, Avrupa’da ilk 10 ülke arasında. Peki, ya eğitimde?
- Bu ülkede ancak çok iyi eğitilmiş gençlikle çok iyi bir gelecek yaratabiliriz!
- FATİH projesinin sonuçları ne oldu?
- En zor şey, düşünmektir!
- Parayı, yazıyı ya da tekerleği kim buldu yerine, hangi sosyal olaylar bunlara gerek duyurdu, onu düşündürtmeyi öğretmeliyiz!
- Sorgulama odaklı eğitim sistemi getirirsek daha iyi olur.