Batılı ülkelerle bir kıyaslamaya girdiğimizde, onlarca hatta
yüzlerce farklılık bulabilirsiniz.
Onlara göre, artılarımız da var, eksilerimiz de.
Belirlenen kriterler ne kadar objektif olursa, yapılan
değerlendirmeler o kadar adil olur.
Kıyaslamaya, bugün, farklı bir pencereden bakıyor gibi olsak da iş
yine dönüp dolaşıp eğitime geliyor...
Sokaklarımız, caddelerimiz, parklarımız, bahçelerimiz, kentlerimiz,
köylerimiz, bakımsız, hem de çok bakımsız...
Milyon dolarlık evlerin bulunduğu sokaklarda pislikten geçilmiyor,
en gözde tatil beldelerimizde de...
Okullarımız da yeterince hijyenik değil, hastanelerimiz de.
En komiği de tatil köyleri!
İçeride adeta yalancı bir cennet yaratıyorlar ama kapının önünü
çıktığınızda pespayeliğin her türlüsüne şahit oluyorsunuz...
Oysa atalarımız ne güzel de söylemiş:
Herkes evinin önünü temiz tutarsa, mahalle temiz olur!
Madem öyle, kapı önlerimiz niye bu kadar pis?
Ne oldu da biz bu kadar değiştik?
Kabahatli mahalle sakinleri mi, yerel yönetimler mi, yasalar mı,
hepsi birden mi?..
Sorun nerede?
Milli ve manevi değerlerimiz gibi etik değerlerimiz de yerle
bir.
Bu dağınıklık fakirlikten, eğitimsizlikten, sistemsizlikten mi,
yoksa her şeye karşı duyulan bir tepki mi?
Sosyologlar bu konunun analizini eminim ki çok daha iyi
yapacaklardır ama sanki görünen bu dağınıklığımızın arkasında biraz
da tepki var.
Öfkeliyiz, kızgınız, kırgınız, en önemlisi de umutsuzuz ve
elimizden gelen tek şey, boş vermişlik.
Evimizin dağınık, sokakların kirli, hayatımızın karmakarışık
olduğunun farkında bile değiliz.
Sokağa çöp atana, gereksiz yere kornaya basana, kuruyan çiçeklere
su dökmeyene, arabasını üç ayda bir yıkayana, üç kelimede
anlatacağını 30 kelimeyle anlatana, çorbaya limon yerine turşu
sıkana, çiğköfteyle viski içene, her cümlenin arasına bir hakaret,
küfür sokuşturana, haftada bir tıraş olana, dizi ve gelin kaynana
programlarındaki bayağılıkları yerden yere vuranlara, siyaset ve
magazin haberlerinden geçilmeyen haberlere, yüksek sesle
konuşanlara, otobüste, metroda yaşlılara, hamilelere yer
vermeyenlere kızar, onları eleştirir, başkalarına anlatırız ama
hemen hepsini olmasa da pek çoğunu kendimiz de yaparız...
Niye, niye, niye?..
Genetik mi yoksa?..